"aagbulak" tarafından yazılmış yazıları görüntülüyorsunuz

ingiltere Ulusal Sağlık Merkezi`nin (NHS) yaptığı bir araştırma, özellikle kadınların kullandığı ancak erkeklerin de tercih ettiği parmak arası terliklerle ilgili çalışması acı bir gerçeği ortaya çıkardı. Ülkemizde `şıpıdık` olarak da bilinen parmak arası terlikler nedeniyle ülkede her yıl ortalama 200 bin kadının hastaneye koştuğunu ortaya çıkardı. İngiltere`nin terliklerin yol açtığı yaralanmalara yaptığı sağlık harcamasıysa 40 milyon Sterlin (94 milyon TL). Parmak arası terlikler çok rahat, ancak bir o kadar da tehlikeli. Araştırmaya göre kadınlar bu terlikleri günlük yaşantılarında kullandıklarında en çok bilek burkulması şikâyetiyle hastaneye başvuruyor. Ancak terliklerle takılıp düşerek kolunu veya bileğini kıranlar da var. Parmak arası terliklerin yol açtığı ortopedik sorunlar da cabası. Pek çok kadın ağrıyan parmaklar veya parmaklardaki şekil bozuklukları şikâyetiyle doktorun yolunu tutuyor.

Uzmanlar bunun nedeninin, parmak arası terliklerin ayağın tabanı yerine kenarıyla yere baskı uygulaması olduğuna dikkat çekiyor. İngiliz ortopedist Emma Supple, Victoria Beckham`dan Britney Spears`a kadar pek çok moda, müzik ve sinema yıldızının giydiği terlikler için, `Parmak arası terlikler tüm dünyada çok popüler ve kullanımı çok rahat. Ancak kadınlar bunları giyerken uzun süreli ayak ve bacak sorunları yaşayacağını düşünmüyor` diyor.


Rusya ve dünyanın değişik bölgelerinden önde gelen modacılarının katıldığı `Rusya Moda Haftası` dün başkent Moskova`da başladı.

Moskova`daki `Crowne Plaza` Otelinde 20. Rusya Moda Haftası, Slava Zaitsev, Ludmila Nursayan ve Yulya Nikoleyave`nın defile gösterisiyle başladı.

2010-2011 yılının kış kreasyonlarının sergilendiği defilelere katılımcıların yoğunluğu dikkati çekti.

Ermeni modacı Nursayan`ın defilesi ilgi çekerken, Nursayan defilenin sonunda 2 yaşlarındaki kızıyla birlikte davetlileri selamladı. Ancak Nursayan`ın küçük kızı seyircilerin hararetli alkışları arasında sahneyi terk etmedi. Annesinin sahneden çıkarmaya çalışması üzerine podyumda kaçan küçük kıza davetliler alkışlarıyla tempo tuttu.

Rusya modasını Slava Zaitsev, Parfenova, İrina Hakamada, St.Bessarion, Elena Makasheva, Tegin, Poutovit, Biryukov ve gibi ünlü tasarımcılar yeni kreasyonlarını sergileyecek. Moda Haftasında, İtalya, Hırvatistan, Kore, İngiltere ve Sri Lanka`dan modacılar da 2010-2011 kış kreasyonlarını sergileyecek.

Rusya Moda Haftası, sonbahar ve ilkbaharda olmak üzere yılda 2 kez düzenleniyor. Rusya`nın yanı sıra değişik ülkelerden katılımcıların her geçen yıl artması sayesinde, Rusya Moda Haftası dünya moda sektöründe gittikçe önemli bir yere sahip oluyor.

Converse`in eskimeyen modelleri

Bir Converse klasiği haline gelen Star Player ve One Star koleksiyonları bu sezonun da gözde modelleri arasında yer alıyor. İlk One Star ayakkabı 1974 yılında piyasaya çıkmış ve kısa sürede en favori spor ayakkabılarından biri olmuştu. Sokak modasını benimseyenlerin gözdesi olan One Star koleksiyonu, incelen tabanı ile yaz koleksiyonunda yerini alıyor. Deri modelde siyah, beyaz ve gri renk seçenekleri bulunuyor. Bunun yanı sıra mavi ve gri keten modeller dikkat çekici. İkonik Star Chevron stilini Converse tarzı ile birleştiren Star Player modelinin kırmızı, pembe, gri, siyah, beyaz, mavi ve beyaz renk seçenekleri mevcut. Penye, kanvas ve deri malzemeden hazırlanan ürünler farklı tarzları ile dikkat çekiyor.

Eskiye rağbet arttı takılar eskidi

Soranlara, `Babaannem bunu yıllarca benim için saklamış` diyerek havalı bir çıkış yapabileceğiniz kadar güzel ve eski görünümlü bu takılar Goldaş`ta. Rengârenk taşları ve zarif tarzı ile Goldaş Vintage Koleksiyonu, mücevher kutunuzun baş tacı olmaya aday. Vintage akımın takıya uyarlanmış hali olan gümüş Vintage Koleksiyonu, eskinin ruhunu yakalamak açısından son derece başarılı. Sallantılı küpe ve kolyelerin yanı sıra eski tarz yüzüklerin dikkat çektiği Goldaş Vintage takılarına, özel bir yöntemle eskitme yapıldı. Klasik ve romantik formların hâkim olduğu koleksiyonda rengârenk taşlar kullanıldı. Tasarımların ortasında veya uçlarında yer alan mavi, pembe, yeşil ve kırmızı taşlara bazı tasarımlarda küçük inciler de eşlik ediyor.

SEVENHILL`de fiyatlar düştü

SEVENHILL`de tüm ürünler yazın son indirimine giriyor. Bay -Bayan T-Shirt, capri,bluz, pantolon 9.99 ` dan başlayan cazip fiyatlarla sizleri bekliyor… SEVENHILL 10 Yaz bayan koleksiyonunda şifon, vual gömlekler, tek parça rengarenk çiçek desenli, puantiyeli elbiseler Yaz`a damgasını vuruyor. Ayrıca Yeşil, fuşya, mavi ve sarının tüm tonları koleksiyonda en çok kullanılan renkler arasında yer alıyor. Erkek koleksiyonunda ise her yaş grubunun alabileceği sade ve şık seçenekler mevcut.

TAG HEUER`den Air serisi

TAG Heuer Avant-garde Eyewear, 27 derece Air serisi ile farklı bir gözlük anlayışı sunuyor. Air modeli, 27 derecelik açıyla kapanan patentli sapları, vidasız tasarımı, polimer gövdesi ile çok beğenilen 27 derece serisinin yeni nesil sportif versiyonu olarak tasarlanmış. Değişebilen 3 faklı cam şeklinde 6 farklı amaca yönelik alternatif güneş camları bulunan modelde, Nylor teknolojisi sayesinde camları kullanıcılar tarafından istenildiği zaman takılıp, çıkartılma özelliği taşıyor. 27 Derece Air modellerinde tek bir çerçeve için 18 farklı güneş gözlüğü alternatifi oluşturabilirsiniz… 27 Derece Air serisinde her biri içeriden 5-7 kat AR kaplı, Outdoor, Brown Precision, Watersports, Plum Prime, High Mountain, Photochromic Prime olmak üzere 6 farklı serisi bulunuyor.

Tina`nın taşları Nişantaşı`nda

Birbirinden özgü tasarımlara imza atan Tina Christa Sezer, 1992 yılında TİNA markasını oluşturmuştu. Kapalıçarşı`da mücevher piyasasında ilk mağaza sahibi kadın olan Tina Christa Sezer, renkli doğal taşlarla yaptığı tasarımlarla da bu konuda bir öncü… Kızının da katılımıyla yeni bir ivme kazanan ` TİNA JEWELLERY ` Nur-i Osmaniye Caddesi`nden sonra geçtiğimiz günlerde ilk butik mağazasını Nişantaşı`nda açtı. Tina, doğal renkli taşlara ağırlık veren modelleriyle alışılagelmiş kuyumculuk anlayışının dışına çıkarak Nişantaşı`na yeni bir renk getirdi.

Öncü çalışmalarıyla İzmir`in moda sektörüne önemli katkılar sağlayan Miss Defne, yurt dışından büyük ilgi görüyor. Müşfik Kenter`in seslendirdiği reklam filmiyle adını birçok ülkeye duyuran firma, farklı tanıtım çalışmalarıyla daha çok ülkeye ulaşmayı hedefliyor.

İzmir`in moda merkezi Mimar Kemalettin Caddesi`nde hizmet veren gelinlik firması Miss Defne, şık tasarımları ve kaliteli hizmetiyle gelin adaylarının tercih noktası olmaya devam ediyor. Her yıl kreasyonunu yenileyen Miss Defne, bu yıl 100`e yakın model seçeneği, her bedene ve her zevke hitap eden tasarımlarıyla gelin adaylarının hizmetinde.

Ulusal ve uluslararası reklam çalışmalarıyla markasını dünyaya duyuran Miss Defne Moda Genel Müdürü Şinasi Köseoğlu, markalarının imajını en iyi şekilde oluşturmaya çalıştıklarını ifade etti. Köseoğlu, reklamlardan sağlanan taleplerle kısa sürede sınırlarını büyük ölçüde genişlettiklerini, Türkiye`nin her yerinde bulunan satış bayileriyle müşterilerine Miss Defne`ye kolaylıkla ulaşabilme imkânı sunduklarını belirtti. Uluslararası alanda da faaliyet gösterdiklerini vurgulayan Köseoğlu, farklı ülkelerdeki gelinlik firmalarıyla bağlantılar kurarak, Türkiye`nin moda imajını güçlendirdiklerini söyledi. Başta İtalya, Fransa ve Dubai olmak üzere birçok ülkeden gelen perakende ve toptan tüketicileri ağırladıklarını ve dünya markası olma yolunda ilerlediklerini açıkladı.

Tasarımlarının özgünlüğüne ve kaliteli malzemelerin kullanımına dikkat ettiklerini belirten Şinasi Köseoğlu, dünya gelinlik ve abiye modasını da yakından takip ettiklerini belirtti. Çeşitli araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle her gün biraz daha büyüdüklerini ifade eden Köseoğlu, `İzmir`den dünyaca ünlü bir moda devi çıkaracağız.` dedi.

Modayı uygun fiyata satan H&M Türk kadınının yurtdışındaki vazgeçilmeziydi. Roller değişti. Marka şimdi de Türkiye`de vazgeçilmez olmak için mağazalara yüklenecek

H&M uygun fiyata moda satan pek çok markanın kabusudur. 20 liraya elbise, 50 liraya palto, 7.5 liraya tişört H&M`in `Mevsim normalleri`dir. O yüzden de bu markayla rekabet etme fikri hazırgiyimcileri her zaman rahatsız etmiştir. Ancak korkunun ecele faydası yok. Neredeyse 10 yıldır markaları `geldi gelecek` fikriyle tedirgin eden firmanın CEO`su Karl-Johan Persson, geçtiğimiz günlerde resmi açıklamayı yaptı: `Türkiye`deki ilk mağazamızı kasımda Forum İstanbul`da açıyoruz. Türkiye gelecekteki büyümemiz için muhteşem bir potansiyele sahip.`

KÂR VARSA GİRERİZ

H&M Türkiye`de mağaza açmaya hazırlansa da konuşmaya yetkilendirdiği bir isim yok. Biz de Türkiye`de bir muhatap bulamayınca İsveç`te markanın sözcüsü Pernilla Halldin`e ulaştık. Halldin çok detaya girmeden sorularımızı yanıtladı. Yıllardır Türkiye`ye gelmesi beklenen H&M`in Türkiye pazarına geç kalmadığını belirten Halldin, `En uygun zamanı ve ortamı bekledik` diyor. Halldin şirket olarak bir pazara ne zaman girdiklerini değil doğru lokasyonu önemsediklerini belirtiyor. `Türkiye genç ve modaya düşkün nüfusu ile bizim için hem çekici hem de ilginç bir pazar. Girdiğimiz pazarda hiçbir zaman birkaç mağazayla kalmadık. Her zaman büyük çaplı büyüyebileceğimiz ve kâr edebileceğimiz pazarlara girmeyi tercih ettik. Türkiye`ye giriyorsak büyüme planlarımız olduğu içindir` diye konuştu.

Modada aykırılık tavan yapmış durumda. Uçuk kaçık tasarımlar çoğu zaman antipatiye sebep olsa da aslında bazıları için kendilerini ifade etme yolundan başka bir şey değil

Tüketim çılgınlığı, adeta bir alışveriş merkezine dönüşen dünyada bizi hep daha fazlasına sahip olmaya, azla yetinmemeye sürüklüyor. Çoğu zaman ihtiyacımızdan fazla tüketiyor, daha farklı ve yeni olanı satın almaktan haz duyuyoruz. Tükettiklerimizi göstermek, sahip olduklarımızla dikkat çekmek ise başka bir zevk veriyor bize… Tüketim çılgınlığının en önemli sonuçlarından biri olan gösteriş merakı, hayatımızın her alanına nüfuz etmiş durumda…

İŞTE ANATOMİ:

Oysa bizden çok daha gelişmiş ekonomiye sahip coğrafyalarda sürdürülen basit ve sade hayatlar, bazen çirkinlik ve görgüsüzlüğe kaçan bu görkemin zenginlikle ilgili olmadığını gözler önüne seriyor. Dünyanın en zengin ülkelerinden İsveç`te insanlar, sokağa sade kıyafetlerle çıkıyor, basit arabalarda yolculuk yapıyorlar. Gösteriş merakı, giyim kuşamda da kendini gösteriyor. Aşırı dikkat çeken bir giyim stili her ne kadar modanın özgür ruhunda alkışlansa da, frapanlığı bir kimlik oluşturma, isim yapma çabası olarak okumayı da ihmal etmemek gerekiyor. Fark edilmek, kimliğini giyim tarzı üzerinden oturtmak ya da özgürlük arzusu… İşte birçok ünlünün klasik kalıplara sığmayan tarzının anatomisi…

`SAHİPSEM VARIM`

Sürekli değişim halinde olan moda, rengarenk ve cazibeli dünyasıyla bizi sürekli satın almaya ve sahip olmaya itiyor. Amerikalı psikanalist Erich Fromm`un `sahip olmak` ya da `var olmak` diye bahsettiği ikilemin; `sahip olduğum için varım` anlayışına dönüştüğünü, insanların kısa sürede alıp tükettiklerini göstererek kimliklerini oluşturduklarını ve `giyiniyorum, öyleyse varım` tavrını benimsediklerini görüyoruz. Modayı izlemek, hoş kıyafetlerle salınmak, trendlerden haberdar olduğunu göstermek, kimliğini giyim tarzı üzerinden oluşturmak, kişiye mutluluk, özgüven ve dış görünüşe tapınılan bir ortamda belli bir statü kazandırıyor.

FARKLI OLAN TU KAKA MI?

Günümüzde birçok ünlünün birer moda takipçisi olarak hevesle taşıdığı abartılı kıyafetler magazin basınının gündeminden düşmüyor. 18`inci yüzyılın süslü rokoko tarzı giysileri, kadınların hareket etmesini kısıtlayacak kadar gösterişliydi. O zamanlar çalışmamanın simgesi olan ve bir şekilde halkla burjuvazi arasındaki sınırları çizen şık, süslü ve gösterişli elbiseler; bugünün şartlarında da ünlü olmanın, popülerliğin ve yine çoğunluktan ya da `halktan` farklı olduğunu göstermenin araçları…

RUHUN DIŞAVURUMU

Sonuç olarak moda, kuralsız, değişken ve asi tavrıyla birçok insanı, özellikle sanatı, duruşu ve iletmek istediği mesajla toplumdan ayrışan sanatçının farklı ve benzersiz tarzını alkışlamaya devam edecek. Ünlü sanatçıların bazen göz yoran, abartılı ve dikkat çekici giyim tarzı, bir kesimi rahatsız edebilir, hatta en demokrat olanımıza bile `bu kadarına da pes artık` dedirtebilir. Ama giyimleri ayrıca içlerindeki sanatçı ruhun dışavurumu olarak da okunabilir. Son olarak, demokrat ve özgürlükçü isek, farklı olanı kıyasıya eleştirmek yerine onu anlamaya çalışmak ve olduğu gibi kabul etmek daha uygun olabilir.

İŞTE BEN GELİYORUM! İŞTE BEN GELİYORUM!

`Bu da moda mı?` dedirten uçuk kıyafetleri, sıra dışı saç modelleri ve aksesuvarları ile Lady Gaga, geçenlerde Heathrow Havaalanı`nda sıcak havaya rağmen giydiği deri kıyafetleriyle basının ilgi odağı oldu. Twitter`daki sayfasına `Yaz olması umrumda değil; deri, yüksek topuklar ve kötü davranışlar… İşte ben geliyorum!` yazdı. Saçlarını sürekli renkten renge boyatan, abartılı makyajıyla dikkat çeken Lady Gaga`nın giydiği mayo tarzı şortları sık sık kullanan ünlü popçu Hande Yener de, müziğinin yanı sıra iddialı kıyafetleriyle son zama larda adından söz ettiriyor.

SIRA DIŞILIĞIN GÜÇLÜ SİMGESİ

2007 yılında intihar eden İngilizler`in moda ikonu, Tatler dergisi genel yayın yönetmeni Isabella Blow; abartılı şapkaları, yüksek topuklu ayakkabıları ve kırmızı rujuyla sıradanlığa meydan okudu. Renkli ve egzantrik giyim tarzıyla hep şaşırttı. Türkiye`de ilginç giyim tarzı deyince akla ilk gelen isimlerden biri ise Deniz Berdan. Cemiyet hayatının ünlü isimlerinden Berdan da, sürreal bir tarzı olduğunu kabul ediyor ve `Eleştirilmeyi, sürünün parçası olmaya tercih ederim` diyor.

YARGILAMAK TEK ÇARE!

Peki herkesin istediğini giymekte özgür olduğu bir toplumda yaşıyorsak, ötekileştirip yargılamak ne kadar doğru? Tarzıyla dikkatleri üzerine çeken Deniz Berdan da bu durumdan şikayetçi: `Fikir özgürlüğü diyoruz, ifade özgürlüğü diyoruz ama giyim özgürlüğümüz bile yok. Evet, tavır ve tarz olarak sürreel bir tipim. `O giyilmez, bu yapılmaz` gibi kurallardan hoşlanmıyorum.`

HER SANATÇI ÇILGINDIR

Renkli ve eğlenceli olduğu kadar abartılı ve gösterişli giyim tarzıyla dikkatleri üzerin çeken bir başka isim, çağdaş sanatın parlayan yıldızı Haluk Akakçe. Hareketli gece hayatı, ünlü arkadaşları, ayakkabıları, kadın koruması, peruğu, kürkü ve ilginç kıyafetleriyle sıra dışılığın ve ötekiliğin alamet-i farikası adeta…

AYKIRI RUHLARA SAYGI

Haluk Akakçe, her sanatçıya özgü asi ve aykırı ruha sahip aslında. 1936 yılında Londra Uluslararası Sürrealist Sergisi`nde konuşma yapmak için sahneye dalgıç tulumuyla çıkan İspanyol ressam Salvador Dali ve platin peruğuyla özdeşleşen Andy Warhol da marjinal hayat tarzlarıyla dikkat çekmişlerdi. Kısaca Haluk Akakçe`nin sanatını yok sayıp, onu `çılgın giyinen adam` imajına hapsedersek, sanatla popüler kültürün artık iç içe olduğunu, Akakçe`nin giyim tarzını kullanarak aslında sanatını ve işini tanıtmayı amaçlayabileceğini yadsımış oluruz. Akakçe eğer peruğu, gece hayatı ve ilginç giyim tarzıyla konuşulmasaydı, Türkiye çağdaş sanatla bu derece yatıp kalkmayacaktı!

Çin para birimi yüenin ABD doları karşısında yüzde 5 oranında değer kazanması durumunda, Çinli tekstil şirketlerinin yarısının iflas edebileceği ileri sürüldü.

Çin Ulusal Tekstil ve Konfeksiyon Konseyi Başkan Yardımcısı Gao Yong, yerli tekstil firmalarının yüzde 3-5 arasında değişen kar oranlarının yüenin değerlenmesi baskısıyla karşı karşıya bulunduğunu belirtti. Gao, China Daily gazetesinde yer alan açıklamasında, yüenin değer kazanmasını ham madde ve iş gücü fiyatlarının artmasına yol açacağına işaret etti.

Gazetenin haberinde hükümetin mart ayında `yüen baskısı` denediği ve bunun yüenin yüzde 1 oranında değer kazanması durumunda emek yoğun tekstil işletmelerinin karının yüzde 1 düştüğünü gösterdiği kaydedilerek, yüenin büyük oranda değerlenmesinin milyonlarca kişinin işine mal olabileceği uyarısı yapıldı. Çin Ticaret Bakanlığının verilerine göre Çin tekstil endüstrisinde 20 milyon kişi istihdam ediliyor. Pamuk ekiminde ise 140 milyon kişi çalışıyor.

Çinli ekonomist Can Bing, yüenin 2005-2008 döneminde dolar karşısında yüzde 21 değer kazandığını hatırlatarak, bunun Çin tekstil ürünlerinin fiyatının artmasına ve Vietnam, Endonezya gibi Güneydoğu Asya ülkelerinin ürünleri karşısındaki fiyat avantajını kaybetmesine yol açtığını savundu. Bing, `Zaten ücretlerdeki memnuniyetsilikten dolayı işçi giderlerinin artması riskiyle karşı karşıya bulunan Çinli tekstil işletmelerinin yüenin değerlenmesiyle daha kötü duruma düşeceklerini` söyledi.

İspanyol tekstil şirketi Inditex, bünyesindeki hazır giyim markası Zara ile isim benzerliği taşıdığı iddiasıyla Türk şirketi Zarakol İletişim aleyhine açtığı davayı kaybetti.

Zarakol Halkla İlişkiler AŞ`nin şirket unvanındaki `Zarakol` adının marka olarak tescili için 2005 yılında Türk Patent Enstitüsü`ne (TPE) yaptığı başvuruya, Industria De Diseno Textil S.A. itiraz ederek, tescil kapsamından çıkarılması için dava açmıştı. Davayı dün Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi karara bağladı. Mahkeme, TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu(YİDK) kararının 41. ve 42. sınıf hizmetler yönünden davanın iptaline, 35. sınıf yönünden davanın reddine hükmetti. Hakim, Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi`nin birleşen dosyası yönünden davanın reddine karar verdi. Zarakol Halkla İlişkiler`in avukatı İlker Akanlar, TPE Markalar Dairesi Başkanlığı`na hakimin dün verdiği iptal ve ret kararlarıyla `adaletin yerini bulduğunu` ifade etti.

Davanın sonuçlanmasından sonra bir açıklama yapan Zarakol İletişim Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı Necla Zarakol, şirketin isminin 1976 yılından bu yana evlilik dolayısıyla kullandığı soyadı olduğunu ifade etti. Necla Zarakol, `Beş yıl süren bu gereksiz ve anlamsız dava bir sürü masrafın yanında şirketimin ticari itibarına zarar vermekle kalmadı, iş kaybına da yol açtı. Küresel kriz öncesinde bir yabancı şirketle sürdürdüğümüz hisse devri işlemleri bu yüzden sonlanamadı. Bu sorun olmasaydı, 2007 yılında şirketimi satmış ve belki de emekliliğimin tadını çıkarıyor olacaktım. Şimdi ben Zara hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacağım.` dedi.

Elvin Tekstil Genel Müdürü Osman Canik, Türk ev tekstilinin son 5 yıl içinde, gelişmiş batı dünyasıyla boy ölçüşecek seviyeye geldiğini belirterek, bunda tasarımdaki gelişmelerin çok büyük rolü olduğunu söyledi.

Canik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye`nin dünyada, özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika`da gittikçe artan pozitif bir imajı olduğunu, bu durumun ticaret hacmini son derece olumlu etkilediğini kaydetti.

Türkiye`ye gelen insanların kendini evinde gibi hissettiğini, Türk misafirperverliğiyle karşılaştığını ifade eden Canik, “İnsanlar aradığının en iyisini burada bulabiliyorlar“ dedi.

Osman Canik, Türkiye`nin ev tekstilinde hala çok popüler olduğunu, Türklerin istenen desenleri oldukça uygun fiyattan ve kaliteden sunabildiğini dile getirerek, şunları söyledi:

“Bunu Türkiye`nin konumu da belirliyor. Türkiye`nin coğrafi konumu her yere ve özelikle aktif pazarlara çok yakın. İstenilen ürünü çok çabuk üretebiliyor. Müşterinin isteklerini iyi biliyor. Avrupa`nın desen, tasarım, estetik anlayışını çok iyi yorumlamış vaziyetteyiz. Bunlar büyük bir avantaj. Türk ev tekstili, özellikle son 5 yıl içinde, tüm gelişmiş batı dünyasıyla boy ölçüşecek seviyeye geldi. Bunda tasarımdaki gelişmelerin çok büyük rolü var. Kalite, verimlilikteki artışlar, modern tekstil makinelerinin kullanışının da katkısı var. Dolayısıyla her sene çizdiğimiz bu tablo, dostlarımızın, ihtiyaçlarını Türkiye`den karşılamaya devam etmesini sağlıyor.“

-“AGRESİF BİR SATIŞ POLİTİKASI İZLEMEMİZ GEREKİYOR“-

Ekonomik krizin hala devam ettiğini, ancak sektör temsilcilerinin, 2010 yılını daha iyi geçireceğine inandığını kaydeden Canik, “Sektör için 2004-2005-2006-2007 yılları çok güzel geçti. Geçen seneye göre daha iyi bir başlangıç yaptık, ama diğer yıllar kadar iyi olacağını düşünmüyoruz. Çok daha agresif bir satış politikası izlememiz gerekiyor. Oturarak mal satmak mümkün değil, gidip kendinizi tanıtmanız, anlatmanız ve ikna etmeniz şart. Onun için çok fuara katılıyoruz, çok seyahat ediyoruz. Bunlar olduğu takdirde 2010`u da makul bir şeyle kapatacağımızı düşünüyoruz“ şeklinde konuştu.

“ZENGİNLİK, BATI`DAN DOĞU`YA DOĞRU KAYIYOR“-

Avrupa`da, tekstilde çalışan kişi sayısının yarı yarıya düştüğünü, buna rağmen tekstil gelirinin 2 katına çıktığını vurgulayan Canik, bunun teknik tekstildeki katma değeri yüksek olan ürünler sayesinde sağlandığını söyledi.

Son yaşanan ekonomik krizden dolayı dünyada yeni dengelerin kurulduğunu aktaran Canik, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zenginlik, Batı`dan Doğu`ya doğru kayıyor. Doğu`daki ülkeler Çin, Hindistan, Kore hemen hemen aynı kalitedeki ürünü çok daha ucuza mal ediyor. Bu, onların daha çok kazanmasına neden oluyor. Bu ülkelere rakip olmak yerine, çoğu zaman iş birliği yapabiliriz. Örneğin, Hindistan`dan Çin`den belirli malları alıp, kendimiz yapıp aktif bölgelere pazarlayabiliriz. Ama ülke tanıtımını da iyi yapmamız gerekiyor. Bu bölgeler bizim için çok iyi şeyler düşünüyorlar. Bu büyük bir fırsat. Ülke, sektör ve şirket tanıtımlarını iyi yapabilirsek, daha kalıcı oluruz.“

Türkiye`nin ülke turizminin tanıtımı için, yaptığı reklamlarda çok başarılı olduğunu ve bu başarıyı sektör reklamlarına da taşıması gerektiğini belirten Canik, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile sektör temsilcilerinin bir stratejik planı bulunduğunu ve bu plan çerçevesinde sektör tanımını başaracaklarına inandıklarını anlattı.

-“50 YILLIK ŞİRKET“-

Elvin Tekstil Genel Müdürü Osman Canik, 50. yılını kutlayan şirketin, teknik tekstil alanında branşlaşmayı düşündüğünü, sürekli yenilikten yana olduklarını ve gelişen şartlara ayak uydurmaya çalıştıklarını dile getirerek, “Biz 50 yıllık şirketimizin başlangıcını kadın giysileriyle yaptık. Bunu, 25 sene önce ev tekstiline yönelerek sürdürme kararı aldık. Biz hala bu yolda ilerliyoruz. Bugünlere çok kolay gelmedik“ dedi.

Ürettikleri malların yüzde 80`ini, 50`den fazla ülkeye ihraç ettiklerini vurgulayan Canik, “Dubai`deki birçok lüks binadan, ABD`de Las Vegas ve birçok kentte otelleri, rezidansları, Hong Kong üzerinden Çin`deki otel ve konutları, Japonya`daki konutları, birçok devlet başkanının saraylarını, Topkapı Sarayı Mecidiye Köşkü`nün pencerelerini süsledik. 2008`de bir Türk firması olarak ilk defa Dünya`daki en prestijli tasarım ödüllerden olan “RED DOT“ 2008 tasarım ödülünü aldık“ diye konuştu.

Takım elbiseden ayakkabıya, Aksesuardan birbirinden şık çantalara kadar modanın nabzı bu yaz sokaklara enerji katacak. Farklı ürün ve kolaksiyonlarıyla markalar ideal kampanyalara da imza atıyor

Akdeniz esintileri taşıyan koleksiyonu ile şıklığın ve rahatlığın adresi Defacto, Dechino pantolon, şort, gömlek, tişört, eşofman, spor çanta, kemer, ayakkabı, çorap, saat çeşitleri ile erkek giyiminde yaz sezonuna damgasını vuruyor.

Ayaklarınız her yerde ışıldasın

Moda dünyasındaki yolculuğu ve dikkatleri çeken değişimi ile herkesi büyüleyen DESA şimdi de, ilkbahar – yaz ayakkabı koleksiyonunda yer alan birbirinden şık modelleri ile yazın tüm ışıltısını ayaklara taşıyor.

Semt Stores`da üçüncü yıl özel indirimleri başladı

Semt Stores yaz sıcaklarında içimize serinleten fiyatlarla müşterisine özel fırsatlar sunmaya devam ediyor. Yazlık alışverişi ertelen ya da sezon sonu indirimlerini bekleyen müşterisini rahatlatan Semt Stores, artık `Sezon Sonunu Beklemeye Son!` diyor ve kuruluşunun 3. Yılına özel kampanyasıyla `Çılgın fiyatlı` ürünleri müşterisinin beğenisine sunuyor. Sektördeki 3. Yılını müşterisine sunduğu özel kampanyalarla kutlayan Semt Stores`un yeni kampanyasından bazı fiyatlar işte şöyle: T-SHİRT 3 TL, GÖMLEK 5 TL

Twigy`den yaz kampanyası

Tatil hazırlığında olanlara Twigy`den kaçırılmayacak bir yaz kampanyası… 2010 yeni sezon ürünlerinden her 39 TL`lik alışverişe Twigy`den harika bir plaj çantası hediye.

Fossil`den 15 kişiye seyahat…

Fossil, müşterilerine hazırladığı kampanya ile Avrupa`nın 30 ülkesini sınırsız dolaşma imkanı sunuyor. Saat&Saat mağazalarından Fossil marka saatlerde tek seferde 100 TL ve katları tutarında alışveriş yapanların katılabileceği kampanyada, katılımcılar kendilerine verilen katılım kartlarını isim, soyad, yaş, adres bilgilerini eksiksiz doldurarak 3141`e mesaj olarak gönderdiklerinde bu heyecanlı yolculuk için ilk adımı atmış olacaklar.