"Marka ve Mağazalar" kategorisindeki yazıları görüntülüyorsunuz

Kuzey Irak`ın en modern AVM`sinde mağaza açan Vakko, Kürt ve Türkmen müşteri kitlesi edindi. 6 çalışanı İstanbul`da eğiten Vakko, ikinci mağazayı Süleymaniye`de açacak

Vakko`nun Kuzey Irak`ın başkenti Erbil`de 17 Şubat`ta açtığı mağaza, daha bir ayını doldurmadan kentteki Kürtler ve Türkmenlerden büyük ilgi gördü. Mağaza Müdürü Nihat Mintaş, daha önce Türkiye`ye gelerek alışveriş yapan müşterilerinden edindikleri veritabanı sayesinde Erbil`de hiç yabancılık çekmediklerini söylüyor. Vakko ve hemen yanıbaşındaki W mağazası, Aralık 2009`da 80 kişi arasından seçerek Türkiye`de eğittiği altı kişilik ekibiyle, Erbil sosyetesini en yeni moda trendleriyle tanıştırıyor.

`HİÇ YABANCILIK ÇEKMEDİK`

Erbil`de Kasım 2009`da açılan Kuzey Irak`ın en modern alışveriş merkezi olan Majidi Mall`da yan yana yer alan Vakko ve W mağazaları, üst düzey KDP ve KYB yetkililerinin yanı sıra Türkmenlerden de kısa sürede müşteri kitlesi edindi. SABAH`a konuşan Mağaza Müdürü Mintaş, Kürt Bölgesi`ndeki müşterilerin bilgisinin Türkiye`deki mağazalardan yaptıkları alışverişlerden dolayı veri tabanlarında ilgilendikleri ürünlerin bilgisi olduğunu belirterek, `Ne biz onlara, ne de onlar bize yabancı değildi. Birbirimizi daha önceden tanıyorduk` dedi.

SÜLEYMANİYE SIRADA

Vakko ve W`nun müdürlüğünü yürütmek için İstanbul`dan gelen Mintaş, misyonlarının kente modayı taşımak ve müşterilerinin moda kültürünü dünya seviyesine çıkartmak olduğunun altını çizdi. Nihat Mintaş, Erbil`de gelir düzeyi yüksek, lüks konutlarda oturan ve lüks araçlar kullanan bir kitle olduğunu belirterek, hedeflerinin bu insanlara marka bilinci ve alışveriş kültürünü taşımak olduğunu söyledi. Modanın Erbil`deki temsilciliğine soyunan Vakko`nun Irak`taki sonraki hedefi ise Süleymaniye.

MOZAİĞE UYGUN 4 DİLLİ MAĞAZA

Mağazalarda çalışan satış temsilcilerinin hepsi Erbilli. İki mağazada da sadece Mintaş ve müdür yardımcısı Türkiye`den. Elemanların birisi Türkçe, Arapça ve Kürtçe konuşan Türkmen, babası İranlı olan bir diğer eleman ise Farsça, Kürtçe ve İngilizce konuşuyor. Geri kalan Kürt çalışanlarla bölgenin mozaiğine uygun profil oluşturan Vakko, bölgenin yapısına uygun bir sistemle çalışıyor. İki mağazada görev yapan 6 çalışanı özel olarak seçen ve İstanbul`a götürerek üç haftalık eğitim ve stajdan geçiren Vakko, çalışanlarına yönelik eğitimi mağaza açıldıktan sonra da sürdürüyor. Mintaş, her gün sabah buluştuğu satış elemanlarına yeni bir şeyler öğretiyor ve Erbillilere modayı öğretmenin ipuçlarını anlatıyor. Onlar da öğrendiklerini müşterilerine aktarıyor ve onları eğitiyor.

Daha ilk karşılaşmamızda şöyle bir süzdü ve “Siz Contemposunuz” dedi.
Contempo?
İngilizce “contemporary”den türetilmiş “güncel” demekmiş.
Meğer Türkiye’nin en köklü markalarından YKM, Whitaker danışmanlığında bir süredir “yaşam tarzı mağazacılığı” yapmaktaymış.
YKM Genel Müdürü Jaklin Güner, müşterilerinin yaşam tarzını dikkate alarak altmışa yakın mağazayı baştan aşağı değiştirmiş.
Aslına bakarsanız Amerikalı danışmanlık şirketi YKM‘ye on yaşam tarzı belirlemiş.
Fakat YKM yaptığı araştırmada müşterilerinin ağırlıklı olarak dört yaşam tarzını benimsediğini görmüş.
Contempo (Güncel) yüzde 42,5
Fashion (Moda) yüzde 32,7
Neo Traditional (Yeni Geleneksel) yüzde 13,8
Traditional (Geleneksel) yüzde 11.
Göçebe ve Romantik gibi kategoriler de var ama onlar azınlıkta.
Peki beni “Contempo” yapan ne?
Güner‘e göre ilk bakışta kıyafet seçimim, esasında düşünme biçimim.
“Kıyafet ve marka seçiminden başlayalım…”
Koyu kahve deri spor ayakkabı (Custom National)
Taba rengi pantolon (Dockers)
Uçuk mavi gömlek (Milimetric)
Lacivert hırka (Stefanel)
Açık kahve yıpranmış deri mont (C.P Company)
Renk, uyum, kesim dahil bir sürü teknik analiz.
Peki ya Contempo müşterinin kişiliği?
Hayatta en önemli şey; kim olduğunu ve ne istediğini bilmek.
Teknoloji sayesinde sürekli iletişim ve hareket halinde, eklektik, yenilikçi ve şehirli.
İlla “Moda” hayat tarzını tercih eden müşteri gibi en son trend, en gözde mekân saplantısı yok. “Geleneksel” gibi kontrollü ve sürprizlere kapalı değil.
Bu arada kullandığınız parfümden tatil zevkinize, yatakta sağ ya da solda yatmaktan beslenme ve spor alışkanlığına onlarca soru var.
Çünkü artık yaşam tarzları yaş, cinsiyet ve gelir düzeyinden bağımsız şekilleniyor.
Trendler bile yetersiz, düşünme biçiminiz yaşam tarzınızı belirliyor.
Öyle ki yenilikçi perakendeciler 24 saatinizi bilmek istiyor.
1950’de kurulan YKM, Boyner’le birlikte Türkiye’de çok katlı mağazacılığın öncüsü.
Biri köklü diğeri yenilikçi.
Fakat artık ne YKM‘nin 1950’lerin sonunda ilk taksit uygulamasını başlatmış olması yeterli ne de Boyner‘in 1990’ların başında alışveriş kartıyla sadık müşteri yaratma becerisi.
Eskiden müşteriye bol seçenek sunabilen kazanıyordu, çünkü alternatif azdı.
Şimdi o kadar çok seçenek var ki müşterinin neyi neden seçtiğini bilerek alternatifleri azaltmanız gerekiyor.
Şaşırdınız değil mi?
Psikolog Barry Schwartz bu durumu “tercih paradoksu” ile açıklıyor.
Schwartz 2000’lerin başında “The Paradox of Choice”u yayımladığında sadece akademi dünyası değil perakende sektörü de ciddi dalgalanmıştı.
Eskiden bol seçeneğin bizi özgürleştirdiğine inanırdık, oysa bol seçenekli tüketim toplumunda mağazalardan eli boş çıkan müşterilerin sayısı her geçen gün artıyor.
Çünkü seçenekler arttıkça tüketici paralize oluyor.
Bol seçenek mutluluk yerine tatminsizliğe yol açıyor.
Bu yüzden perakende sektörü insanların yaşam tarzlarına uygun seçenekler üzerine yoğunlaşıyor.
YKM’nin 2 milyona yakın kartlı müşterisi var.
Bu ne demek?
Eğer bu 2 milyonun içindeyseniz Jaklin Güner size ait verilerle çoktan yaşam tarzınızı tespit etmiş durumda.
Siz daha mağazaya girmeden o, nereye yöneleceğinizi biliyor.
Baksanıza YKM kartına sahip olmamama rağmen ilk karşılaşmada sadece gözlem yaparak beni “Contempo” ilan etti.
Ne kadar “güncel”im bilmiyorum, size tavsiyem yenilikçi perakendecilerin her zaman sizden bir adım önde, bir adım daha “güncel” olduklarını unutmayın.
Benim gibi “ava giderken avlanmak” istemiyorsanız, tarzınıza bakıp kim olduğunuza kendiniz karar verin.
Yoksa Jaklin Hanım gibi biri çıkar bir gün sizin adınıza hem tarzınıza hem de kim olduğunuza karar verir.