"Konfeksiyon" kategorisindeki yazıları görüntülüyorsunuz

Dünyanın en önemli kumaş ve aksesuar fuarlarından “TEXWORLD”ün İstanbul lansmanı gerçekleşti.

image

New York ve Paris’ten sonra ilk kez Türkiye’de düzenlenecek olan ve Türkiye ile çevre ülkelerdeki tekstil endüstrisinin uzun zamandır beklediği kumaş ve aksesuar fuarı “TEXWORLD” tanıtım toplantısı İstanbul Park Bosphorus Otel’de sektörün temsilcilerini bir araya getirdi.

Messe Frankfurt Texworld Fuarlarına Bir Yenisini Daha Ekledi

İstanbul’da ilk kez 4-6 Kasım 2014 tarihinde düzenlenecek Texworld fuarıyla birlikte Messe Frankfurt Türkiye’de düzenledikleri fuar portföyünü de genişletmiş olacak.

Önümüzdeki yıldan itibaren, New York ve Paris’te olduğu gibi yılda 2 kez düzenlenecek olan Texworld Istanbul, Türkiye ve çevre ülkeler için çok önemli bir satın alma platformu olacak. Texworld kumaş ve aksesuar fuarlarının en yeni üyesi Texworld Istanbul, Uzak Doğu’daki başlıca tekstil üreticisi ülkelere olan yoğun talebi de karşılayacak.

İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek olan fuarın lansman toplantısında konuşan Messe Frankfurt Tekstil Fuarları Başkanı Olaf Schmidt : “Texworld Istanbul’un lansmanı, Messe Frankfurt’un Türkiye’de büyümesiyle ilgili heyecan verici bir dönüm noktasıdır.” dedi.

Schmidt sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle son on yılda şirketimiz dünya genelinde yeni ve yüksek kaliteli tekstil fuarları düzenleyerek Türkiye’den pek çok sektör profesyoneline uluslararası pazarlara açılmaları için yol gösterdi. Şimdi ise uluslararası hazır giyim kumaşları üretim merkezini İstanbul’a taşıyoruz.”

Texworld Istanbul, dünya genelinde hazır giyim kumaşları fuarlarındaki tüm ürün gruplarını kapsayacak. Fuarda pamuklu, denim, ipek, gömleklik kumaş, keten, yün, dantel ve brode ürün grupları yer alacak.

Lansman toplantısında konuşan Messe Frankfurt İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Tayfun Yardım: “Texworld Istanbul Fuarı, Türkiye ve çevre bölgelerden satın alıcı ve profesyonel ziyaretçileri hedefleyecek. Buna Türkiye, Orta Doğu, Körfez Ülkeleri, Orta Asya, Rusya, Güneydoğu Avrupa ve Kuzey Afrika da dahil. Coğrafi konumu ile bu bölgelerdeki tüm önemli ticaret merkezlerine ulaşım açısından çok uygun bir lokasyonda bulunan İstanbul’un dinamik ticaret ortamı, global hazır giyim kumaşları üreticileri ve hızla gelişen bölgelerdeki satın alıcılar için yeni bir buluşma noktası olacak.” açıklamasında bulundu.

12 Ülke, 110 Uluslararası Katılımcı, 5000 Ziyaretçi

Çin, Güney Kore, Hindistan, Pakistan ve Tayvan’ın da dahil olduğu 12 ülkeden 110 uluslararası katılımcı ile net 1700 m2 alanda düzenlenen fuara 5000 ziyaretçi bekleniyor. Açılış tarihinden iki ay önce satışları tamamlanan fuarda Tayvan ve Pakistan ülke pavilyonu ile yer alacak.

Fuarın ziyaretçi profili, konfeksiyon üreticileri, private label üreticileri, perakende ve toptancılar, mail order firmaları, mağaza zincirleri, tasarımcı ve modacılar, satın alma ofisleri, acenteler olacak. Katılımcılar ise ağırlıklı olarak pamuklu, brode, dantel, örme kumaş, gömleklik, yün ve yünlü karışımlı kumaşlar, ipek, ipek görünümlü kumaşlar, fonksiyonel kumaşlar, keten ve kenevir, baskı, tasarım ofisleri, aksesuar, iplik ve elyaf, denim, organik kumaş üreticilerinden oluşacak.

Katılımcılar, Türkiye’nin Yanı Sıra Yeni Pazarları da Keşfedecekler

Türkiye’nin Doğu Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın kesiştiği noktada yer alması ve uluslararası hazır giyim kumaş üreticilerinin birçoğunun bu bölgeleri henüz yeterince keşfetmemiş olmaları Texworld İstanbul’un önemini daha da arttırıyor.

Bu bağlamda fuar Orta Doğu, Doğu Avrupa, Asya, Yakın Doğu ve Rusya’daki büyük ve keşfedilmemiş pazarları da hedefliyor. İstanbul’un 2 havalimanı, dünyada 200 nokta ile bağlantısı olması ve Türkiye’nin pek çok ülke ile vizesiz seyahat olanağı katılımcı ve ziyaretçilere cazip gelen kolaylıklar arasında yer alıyor.

SABRİ Özel’in 1969’da kurduğu tek makineli atölyeden, 23 bin metrekare kapalı alana sahip, 800 kişilik istihdamı olan bir hazır giyim devi doğdu.
image

Sabri Özel, “Her şeyimizi kendimiz üretiyoruz. Çin’den getirip satmayı biz de biliriz ama bunun memlekete faydası yok.

Pantolon ve takım elbise için 200 kişi daha alacağız” diyor.

TÜRKİYE, tekstil ve hazır giyimden daha uzun yıllar ekmek yiyecek. Çünkü, kim ne derse desin halen en rekabetçi sanayi sektörümüz tekstil ve hazır giyim. Bu sektörün önemli isimlerinden Sabri Özel uzun bir aradan sonra ilk kez konuştu. Hükümete, iş gücü üzerindeki yükleri hafifletmesi için çağrıda  bulunan Sabri Özel, “Bazı arkadaşlar ‘Çin’den getirip satıyor. Çin’den, Bangladeş’ten  getirip satmak marifet mi? Benim buna vicdanım el vermiyor. Biz her şeyimizi kendimiz üretiyoruz. Şimdi pantolon ve takım elbise için yeni yatırım yapıyoruz ve yakında 200 kişi daha alacağız” diyor.  Özel şöyle konuşuyor:

İŞÇİ OLURSAN PATRON DA OLURSUN

Malatya Pütürge’nin  Damlı Köyü’nde doğdum. Babam çiftçiydi.  İlkokul 3’üncü sınıfta (10 yaşında)  evden kaçarak İstanbul’a geldim. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Önce bir iplik fabrikasında bobin topladım. Turistik süs eşyası üreten bir yerde, sonra bir matbaada çalıştım. Bunlarda istikbal görmediğim için bıraktım. 2.5 lira haftalıkla bir trikocuya girdim. 9 yıl kadar trikoda çalıştım. Sürekli para biriktirdim ve 1969’da 2.500 lira birikmimle, Yeşildirek’te 5 metrekare bir yer tutup 1 makineyle kendi işime başladım. 1980’e kadar  fason üretim yaparak devam ettim. 1980’de de kendi adımla markalaşma kararı aldım. Fasonu bıraktım. 

YILDA 400 BİN TRİKO ÜRETİYORUM

Şu anda 23 bin metrekare kapalı alana sahip fabrikamızda 800 kişilik istihdamımız var. Yakında pantolon ve ceket için 200 kişiyi daha işe alacağız. Günlük 2500 adet gömlek, yıllık 400 bin triko, 200 bin pantolon, 200 bin t-shirt, 50 bin takım elbise ve ceket üretme kapasitemiz var. 50 mağazamız var. 300’den fazla noktaya da ürün veriyoruz. 12 ülkeye ihracat yapıyoruz. Sabri Özel markamız dışında, Bluring ve Etro olarak iki marka daha geliştirdik. Onlarla da mağazalaşacağız. Bütün ürünlerimizi kendimiz, Türkiye’de üretiyoruz. Benim sanayide böyle bir ‘milliyetçilik’ felsefem var. Kullandığımız hammaddenin de yüzde 90’ı yerli.  

İŞGÜCÜNDE VERGİ YÜKÜ FAZLA

Hükümetimize sesleniyorum; işçi ve işveren üzerindeki vergi yükü çok fazla. Bence bu konuda atılacak adımlar sanayi için en büyük teşvik olur.  Biz yakında 1000 kişilik istihdamı aşacağız. Bu yıl ciromuz 40 milyon lira olacak. Hedefimiz 2020 yılına kadar 200 mağazaya ulaşmak. Tunus ve Irak’ta mağazalarımız var. Yurt dışında daha çok mağaza açacağız. Her sene 10-15 mağaza açacağız. Biz adete oynamıyoruz kaliteye oynuyoruz. Kadın koleksiyonumuz da, birkaç yıl içinde ciroda yüzde 40’lara çıkacak. Sabri Özel, 63 yaşında bir sanayici olarak, 2023 yılı ihracat hedefine alaşabilmek için yeni bir ‘sanayi stratejisi’ öneriyor. Güneydoğu’daki çözüm sürecinin başarıyla tamamlanmasının Türkiye ekonomisi için de çok büyük motivasyon olacağını kaydeden Sabri Özel, şöyle konuşuyor:  “Güneydoğu’da barış sürecinin iyi bir zemine oturması halinde oralara da yatırım yapılır. Büyük Türkiye hayallerimiz için birbirimizle konuşup anlaşmak zorundayız. Çünkü biz kardeşiz. Bizim gibi adamlar yatırımı sever, makineleri sever. Uygun zemin bulsam 10 bin kişilik üretim kurarım. Bu ülkenin üretime ve ihracata ihtiyacı var.”

image

2011 yılında 16.2 milyar dolar ile en fazla ihracat gerçekleştiren üçüncü sektör olan hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün yarattığı 2.5 milyonu aşkın istihdam ile Türk ekonomisinin çeyrek asırdır lokomotifi konumunda olmasında büyük paya sahip Konfeksiyon Makinesi 2012 Fuarı, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde kapılarını ziyaretçilere açtı. 23 yıldan bu yana katılımcı firma ve sergileme alanı bakımında sürekli bir büyüme ve istikrarla düzenlenen Türk konfeksiyon sektörünün arkasındaki büyük güç Konfeksiyon Makinesi 2012 Fuarı, 3 Haziran Pazar gününe kadar devam edecek.Yeni sisteme sahip kovalı düğme makineleri, jean üretiminde kullanılan lazer makineleri ve dünyada ilk ve tek “robotik lazer makinesi” ve Türk mühendislerin çabasıyla tamamen Türkiye’de üretilen TÜBİTAK onaylı “Tam Otomatik Kumaş Kesim Makinesi” de Konfeksiyon Makineleri 2012 Fuarında sergileniyor. Hazır giyim, tekstil ve konfeksiyon’un yanında otomotiv, deri ve ayakkabı gibi birçok önemli sektöre de yön verecek olan makinelerin dünyadaki ilk lansmanları burada gerçekleşecek. Sergilenen bütün makinelerin çalışıyor durumda olmasıyla “görkemli bir konfeksiyon atölyesi” görünümü yaratacak ve 420’den fazla katılımcı firma ve firma temsilciğinin katıldığı fuara gerek konfeksiyon üretimine yeni başlayacak ülkelerden gerekse üretimde makine parkurunu yenileyecek ülkelerden 30 bine yakın ziyaretçi bekleniyor. TÜYAP İcra Kurulu Başkanı Serdar Yalçın, Konfeksiyon Makinesi 2012 Fuarına ilişkin, “Özellikle Dünya’da hazır giyim üretiminin en yaygın olduğu, Mısır, Bangladeş, Hindistan gibi ülkelerde yoğun tanıtımı yapılan fuara, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Balkanlar’dan yoğun bir ilgi söz konusu. Tekstil üretiminin son yıllarda öne çıkan gözde üretim merkezi olan Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Kosova, dan 200 kişilik alım heyeti de bu fuara makine almaya geldi. Katılımcı firma sayısı bakımından 2 yıl öncesine göre %10’luk bir büyüme yakaladık. Bu fuarla hedefimiz 1.5 milyar insanı barındıran Avrasya Bölgesi’nin ihtiyaçlarını karşılamak.” şeklinde konuştu. Bölgedeki en büyük konfeksiyon üreticisi ülke olan Türkiye, üretim kapasitesi, know-how birikiminin yanı sıra konfeksiyon ve tekstil üretimi yapan ülkelerin merkezinde yer alması nedeniyle son derece önemli bir konumda bulunuyor. Katılımcı firma sayısı, sergilenen makine çeşitliliği ve sergileme alanı bakımından Avrupa, Afrika, Arap Yarımadası, Kafkasya, Rusya ve Ukrayna Bölgelerinde gerçekleşen fuarların “en büyüğü” olan Konfeksiyon Makinesi 2012, 23. Uluslararası Konfeksiyon Makineleri, Nakış Makineleri, Konfeksiyon Yan Sanayi ve Aksesuarları Fuarı, ziyaretçilere dünya çapında üretilen makineleri bir arada görme imkanı sağlayarak önemli bir ticaret hacmi yaratacak. Fuar kapsamında konfeksiyon dikiş makineleri, nakış makineleri, kapitone, yatak, yorgan makineleri, pastal serme, kesim makineleri, ütü makine ve presleri, lazer kesim makineleri, dijital baskı makineleri ve malzemeleri, katlama ve paketleme makineleri, temizleme makineleri, kalite kontrol cihazları, metraj ölçüm makineleri, depolama ve askı sistemleri, etiketleme ve desen baskı sistemleri, dikiş ve nakış iplikleri, konfeksiyon yan sanayi ve aksesuarları (etiket, lastik, kurdela, tela, vatka, düğme, çıt çıt, perçin, fermuar, pul, payet, boncuk, askı) ve makine yan sanayinin ürün ve hizmetleri yanında plotter kağıtları, CAD-CAM yazılımları, kesintisiz güç kaynakları, buhar jeneratör ve kazanları ile diğer lojistik hizmetler de ziyaretçilerle buluşturulacak. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından düzenlenen ve KOSGEB tarafından 2012 yılı desteklenen fuarlar listesinde yer alan Konfeksiyon Makinesi 2012, 23. Uluslararası Konfeksiyon Makineleri, Nakış Makineleri, Konfeksiyon Yan Sanayi ve Aksesuarları Fuarı ile ilgili detaylı bilgi almak için www.konfeksiyonmakinelerifuari.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Mustafa Çiftçi,  Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Dal, İranlı birçok firmanın Türk iç giyim ve çorap firmalarıyla anlaşma yaptığını, bu ülkenin iç giyim ihtiyacının Türkiye’den karşılanacağını söyledi.

Dal, yaptığı açıklamada, İstanbul’daki Hazır Giyim, Triko, Çorap, Jean, İç Giyim, Konfeksiyon Yan Sanayi ve Aksesuarları Fuarı 2012’ye

katılan firmaların, İran, Irak ve Kafkas ülkelerinden gelen birçok firmayla anlaşma sağladığını kaydetti.

IFEXPO 2012’yi 15 bini aşkın kişinin ziyaret ettiğini belirten Dal, “Bu fuar bize önümüzdeki pazarın Avrupa’yla sınırlı olmadığını daha net bir şekilde gösterdi. Avrupa pazarına biz gidiyoruz, örnek gösteriyoruz. Ama İran, Irak, Beyaz Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Moldova, Ukrayna gibi birçok Avrasya ülkesi gelip bizim koleksiyonlarımıza bakıp ürün tercihi yapıyor. Pazar müşterisi ayağımıza kadar geliyor” dedi.

Batı pazarındaki müşterilerini kaybetmeden Avrasya tekstil pazarına da hakim olmak istediklerini dile getiren Dal, şunları söyledi:

“Niş fuarlarla, yani sadece spor giyimi, iç giyim gibi fuarlarla daha çok ihracat yapacağımız kanısındayım. Kendimizi tanıtmanın, ürünlerimizi tanıtmanın en iyi yolu niş fuarlar. Burada sıkı pazarlıklar yapıp, sergilediğimiz koleksiyonlarımızla yeni müşteriler elde ettiğimiz an 2023 ihracat hedefini yakalamak çok da zor olmayacaktır. Bakıyoruz İran ve Irak giyimde yönünü tamamen Türkiye’ye dönmüş durumda.

Avrupa’daki kriz Avrupalı şirketlerin güvenilirliğini sarsınca Türkiye’ye bir müşteri akını başladı. Bizim Avrupa’nın bu dezavantajını avantaja dönüştürmemiz gerekiyor. Gönül ister ki hiçbir yerde kriz olmasın, ama oluyorsa da bunun karşısında nasıl durulacağı konusunda stratejiler geliştirmek biz sanayicilerin görevi.”

IFEXPO 2012’de İran’dan gelen birçok firmanın iç giyim konusunda Türk firmalarla anlaşma sağladığını ifade eden Dal, “İranlı firmalar, ülkelerinin iç giyim ihtiyacını Türkiye’den karşılamak istiyor. Çorap ve iç giyim konusuna biraz daha ağırlık verdiğimiz anda İran pazarında etkimiz daha da artacaktır. Türkiye ve İran arasında siyasi kargaşa şeklinde gösterilmeye çalışan spekülasyonların ticarete yansımadığını görüyoruz. İranlı firmalarla sıkı dostluklar kurup ticari ilişkilerimizi daha da ilerletme konusunda kararlılıkla ilerliyoruz” diye konuştu.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, gelişmekte olan ülkelerin kendi iç pazarlarını, Türkiye’nin koruduğundan çok daha fazla gümrük oranlarıyla koruduklarını belirtti.

DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, tekstil ve konfeksiyon sektörü temsilcileriyle Dış Ticaret Müsteşarlığında bir araya geldi.
Bakan Çağlayan, toplantının başında gazetecilere yaptığı açıklamada, tekstil ve konfeksiyon sektörünün Türkiye için önemli olduğunu söyledi. Sektörün ihracatının 2009 yılında 19,3 milyar dolar, 2010 yılında ise 21,8 milyar dolar olarak gerçekleştiğini ifade eden Çağlayan, 2009 yılında 8,4 milyar dolar olan ithalatın ise 2010 yılında 11,9 milyar dolara yükseldiğini kaydetti.

Rekabete olumsuz etki

Çağlayan, sektörün 2009 yılında 10,8 milyar dolar, 2010 yılında 9,8 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdiğini anlattı.
Özellikle 2005 yılında dünya genelinde kotaların kalkmasıyla birlikte Türkiye’nin, Çin ve Uzakdoğu menşeli tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin baskısına uğradığını hatırlatan Bakan Çağlayan, bunun da Türkiye’deki üreticileri rekabet noktasında olumsuz etkilediğini söyledi. Türkiye’de sektörün 1995 yılından itibaren sahip olduğu rekabet avantajının, bu şekilde bir dezavantaja dönüşmeye başladığını belirten Çağlayan, bunun sonucunda sektörün ciddi manada sıkıntıya uğradığını, talep daralması yaşandığını, bazı fabrikaların atıl duruma düştüğünü kaydetti.

Toplantılar sürecek

Tüm görüş ve önerileri dikkate alacaklarını belirten Çağlayan, şöyle devam etti:

“Özellikle bir geçiş dönemi verilmesi konusunda firmalarımızın talebi var. Farklı farklı görüşler var, bunları mutlaka dikkate alacağız. Yine ihracat kaydıyla yapılan ithalat konusunda işlemlerin aksamaması noktasında gerekli tedbirleri mutlaka ele alacağız. Dahilde işleme rejiminin kapsamı, yeniden bu toplantıda değerlendirilecek. Dahilde işleme rejimi kapsamında bu sistemden yeterince faydalanamayan ama son derece öneme haiz olan gerek Osman Bey gerek Laleli gerek Merter’deki konfeksiyon üretici arkadaşlarımızın da bundan olumsuz etkilenmemesi için çalışma yapacağız. Buradaki irili ufaklı atölyelerimizin de işletmelerimizin de bu gelişmelerden olumsuz değil, bilakis onların yatırım üretim istihdamını ve ihracatını daha fazla artıracağı önemli tedbirlerin konuşulacağı bir toplantı yapacağız.”

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü için, ihracatın son yıllarda hızla arttığı İran, en cazip pazarlardan biri haline geldi. Ortalama yüzde 25 kar marjı ve İran’da ödemelerin nakit olması da ihracatçının ilgisini artırıyor.
Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Nedim Örün, AA muhabirine yaptığı açıklamada sektörün kriz sürecinde bir alternatif pazar olarak gördüğü İran’ın, toplam ihracat içindeki payının giderek yükseldiğini söyledi.
Örün, ihracatın genelde sınır ticareti yoluyla yapılması nedeniyle, net bir rakamın ortaya konulamadığını ancak yıllık hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının 800 milyon doların altında olmadığının tahmin edildiğini dile getirerek, İran’ın diğer Ortadoğu ülkeleri ve Rusya ile birlikte sektörün en cazip pazarları arasına girdiğine dikkat çekti.
İran’da Türk malının prestijinin çok yüksek olduğunu, İranlıların Uzakdoğu, Hindistan ya da Pakistan ürünleri yerine daha pahalı da olsa Türk mallarını tercih ettiğini kaydeden Örün, İran’ın diğer Ortadoğu ülkelerine göre daha büyük bir pazar olduğunu ve bu pazarda Türk mallarının pazar payının yüzde 30’lar seviyesine geldiğinin tahmin edildiğini kaydetti.
Örün, İran’a gönderdikleri koleksiyonların Avrupa ülkelerine gönderdiklerinden çok farklı olmadığını, sadece mevsimsel değişiklikler bulunduğunu anlatarak, ”İhracatta rakamlar düşük gözükmesine rağmen katma değerin daha yüksek olması nedeniyle Avrupa’ya yapılan aynı miktardaki ihracata göre İran’a yapılan satış daha kazançlı”dedi.
İhracatın genelde İstanbul’daki dış ticaret firmaları aracılığıyla yapıldığını belirten Örün, şöyle konuştu:
”İran’a genelde markalı ürün ihracatı yapılması nedeniyle kar marjı yüzde 25’ler seviyesinde. Avrupa’ya yapılan ihracatta ise bu oranları yakalamak çok güç. Ayrıca İranlı alıcılar nakit ödemeyi tercih ediyor. Ödemenin yarısı üretime başlamadan önce yapılıyor. Bu durum İran pazarının cazibesini artıran bir olgu.”
Son dönemde Ortadoğu ülkeleri genelinde bazı Çinli üreticilerin etiketlerine ”Made In Turkey” damgası basarak ihracat yapmaya çalıştığını ifade eden Örün, ”Bu durumu daha önce çeşitli alıcılarımız bize söylüyordu ancak Suriye’de gözlerimizle gördük. Buna karşı mücadele etmek çok güç. Yapabileceğimiz tek şey ihracatımızı artırarak bu pazarda gücümüzü kullanmak. Kalite farkından dolayı tüketiciler sahtecilik yapılan bu ürünlerin Türk malı olmadığını anlıyor” diye konuştu.
-ALIM HEYETİ GELİYOR-
Bu ülkeye ihracatı artırmak amacıyla Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu’nun organizasyonuyla İran’dan bir alım heyeti organize edildiğini aktaran Örün, İran’dan büyük mağaza sahipleri ve önde gelen alıcıların yer aldığı 50 kişilik heyetin 20 Aralıkta İzmir’de olacağını kaydetti.
İran heyeti için mini fuar düzenleneceğini ifade eden Örün, ”Bayan ve erkek dış giyim, spor, çocuk giyim, ev tekstili ve bayan iç giyimle birlikte ayakkabı ve deri giyimcileri de çağırdık. Firmalarımız koleksiyonlarını alıcılara gösterecek. 2011 yılında İran’a yaptığımız ihracatı önemli oranda artırmayı hedefliyoruz” dedi.

Kasım ayına kadar tüm üretim kapasitesini dolduran tekstil üreticileri, Avrupalı markaların artan siparişlerini yetiştirmek için, daha önce çalıştıkları fason atölyelere ‘geri dönün’ çağrısı yapıyor.

Hazırgiyim ve konfeksiyon üreticileri uygulanan düşük kur-değerli TL politikası nedeniyle durumundan yakınsa da ihracatta olumlu bir trend yaşanıyor. Eylül rakamlarına göre yüzde 12.3 ihracat artışı yakalayan sektörde, Avrupalı markaların artan siparişlerini yetiştirmek için Kasım ayına kadar kapasiteleri dolan üreticiler, daha önce çalıştıkları fason atölyelere ‘geri dönün’ çağrısı yapıyor. Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Nedim Örün, “Şu anda en büyük sıkıntımız fason atölye bulmak. Sipariş var fakat bunları ürettirecek atölye yok” derken, Merter Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Ercan Tan da “Artan siparişler nedeniyle şu ana kadar kapanan atölyelerin yüzde 20’si kapılarını yeniden açtı” diye konuştu.
Çin nedeniyle fiyat rekabetine giremediği için hükümet üyelerinin bile ‘gelecekte çekilmek gereken sektör’ olarak gördükleri tekstil ve hazırgiyimde bahar havası geri döndü. Global krizle birlikte özellikle Avrupalı markaların stoktan kaçmak amacıyla Türkiye’ye yönelmesi, bu arada sektörün tasarımlarla kaliteyi arttırıp koleksiyon ihraç eder hale gelmesi tekstilin yönünü değiştirdi. Yaklaşık 3 yıldır süren bu trende bu yıla özgü bazı koşullar da eklendi. Ocak ayından bu yana artan pamuk fiyatlarını Uzakdoğu’daki üreticilerin fiyatlarına hemen yansıtması, Türkiye’de ise tekstilcilerin pamuğu 1 yıllık kontratlarla alması sonucu avantajlı fiyatlarla pazara girmesi etkili olurken, Pakistan’daki sel felaketi de Türkiye’ye yönelik siparişlerin artmasına neden oldu.

Atıl kapasite ortaya çıkarılıyor
Pek çok kent ve bölgenin giyim sanayicileri dernekleri ile çorap sanayicileri, nakışcılar, konfeksiyon yan sanayicileri, moda tasarımcıları, iç giyimciler ve triko sanayicilerinin derneklerinden oluşan Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu’nun Başkanı Nedim Örün, Türkiye’deki hazır giyim ve konfeksiyon firmalarının tam kapasite çalıştığını ve siparişleri de seçmeye başladığını söyledi. “Kapasite olarak kasım sonuna kadar doluyuz. Artık sektör olarak gelen siparişleri ‘hangisi daha kârlı’ diye seçiyoruz” diyen Örün, fason atölyelere çağrı yaparak şunları söyledi:
“Bir zamanlar ihracatta yaşanan sıkıntı nedeniyle kapanan fason atölyeler için yeni bir fırsat var. Eğer işçilerini işten çıkardılarsa, fakat makine parkı yerinde duruyorsa bu atölyelere makine başı bir para ödeyerek onlara üretim yaptırmak istiyoruz. Onlar açısından da para kazanmak için iyi bir dönem. Çünkü artık atölyelerinde kârlılıkları arttı. Eskiden 0.65 TL’ye dikilen bir bluz artık 1.65 TL’ye dikiliyor.”
Örün, bölgelerindeki fason atölyelerindeki atıl kapasiteyi ortaya çıkarmak için Ege Giyim Sanayicileri Derneği olarak bir çalışma başlattıklarını da belirterek şöyle devam etti:
“Bu çalışma sayesinde fasoncu ile sanayiciyi biraraya getirip atıl kapasiteleri meydana çıkarmak istiyoruz. Bunu hem fiziki buluşma hem de elektronik ortamda yapmak için altyapıyı hazırlıyoruz. Diyelim ki bir atölyenin iki günlük boşluğu var. Bunu ihtiyacı olan sanayiciye veriyoruz. Bunu önümüzdeki dönemde tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz.”
Siparişlerin artması ile birlikte artık daha seçici olduklarını da kaydeden Örün, “Öncelikli olarak eski müşterilerimize öncelik veriyoruz. Yenileri alırken fiyat önemli bir kriter oluyor. Artık daha karlı siparişleri tercih ediyoruz” dedi. Bundan bir yıl önce iş olmadığı için intiharlarla gündeme gelen Denizli’de bile üretimin canlanmaya başladığına dikkat çeken Örün, özellikle ev tekstili, kumaş ve konfeksiyonda bu şehirdeki tüm kapasitelerin dolduğunu söyledi.

Atölyeler 3 vardiya çalışıyor
Hazır giyim ve konfeksiyonda büyük bir pastanın yeniden Türkiye’ye döndüğüne dikkat çeken Merter Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Ercan Tan da aynı gelişmelere işaret etti. Siparişler nedeniyle duran fason atölyelerinin yeniden iş başına dönmesine neden olduğunu söyledi. Tan, “Sektörde iş hacmi arttı. Biliyorsunuz kriz nedeniyle son 5 yılda birçok fason atölyesi kapanmıştı. Bunlara şimdi yeniden ihtiyaç duyuluyor. Artan siparişler nedeniyle şu ana kadar kapanan atölyelerin yüzde 20’si kapılarını yeniden açtı” diye konuştu. Bugün birçok fason atölyesinin 3 vardiya çalışmaya başladığına dikkat çeken Tan, şunları söyledi:
“Bunun yanında eskiden çark dönsün diye işçi parasına üretim yapıyordu. Şimdi ise siparişlerin artması onlar içinde bir fırsat oldu. Fiyatlarına yüzde 10-20’lik karlar koymaya başladılar. Yine üretim yaptıracak firmalar arasında yaşanan rekabette fasonculara yaradı. Örneğin bugün ben 100 bin adet malı 5 bin TL’ye diktireceğim. Ama atölye dolu olduğu için yer bulamıyorum. Bunun üzerine fiyatı 6 bin TL’ye çıkarınca fason atölye elindeki diğer işi bırakıp benimkini yapabiliyor.”
Bunun yanında artık birçok büyük atölyecinin iş yaptığı küçük atölyeleri de iş başına çağırmaya başladığını kaydeden Tan, şöyle devam etti:
“Ben daha önce 20 atölye ile çalışırken son dönemde ise bu atölyelerin sadece 4’ü ile çalışıyordum. Çünkü diğerleri atölyenin kapısına kilit vurmuştu. Ellerinde ise atıl duran bir kapasite var. Evinde oturuyor. Fakat bugün iş sayımız arttıkça tanıdığımız atölyeleri tekrar arıyarak ‘Senin kapasitene göre iş var. Adamlarını topla 6 aylık iş vereceğiz’ diyoruz. Onlar da elemanlarını toplayarak bir boya ve temizlik yaptıktan sonra çalışmaya başlıyor. Bu sayede yüzde 20-30 oranında işe geri dönen fason atölyesi var. Kısa sürede bunun yüzde 50-60’lara ulaşacağını düşünüyorum.”

Fason atölye sayısı 100 bine düştü
Tekstil ve konfeksiyon sektörünün en önemli ayağı olarak tanımlanan fason atölyelerin kapanması 2005 yılından itibaren hızlandı. 2005 yılında hem yurtdışında hem iç piyasadan gelen siparişlere çalışan fason imalat atölyelerinin sayısı 200 binlerdeydi. Bugün bu sayı 100 bin civarına kadar düştü. Dört yıl öncesine kadar sadece İstanbul’da 60-70 bin olan fason imalat atölyesi sayısı da 15 bine kadar düştü.

Sevgi Sayar Başaran
Referans

Türkiye ve Avrupa Birliği(AB) tarafından finanse edilen, Kadın İstihdamının Desteklenmesi Hibe Programı kapsamında Sivas Merkez 1.Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü tarafından sunulan `Tekstil Sivas`ı Seviyor (TESİS) Projesi` hibe almaya hak kazandı. 12 ay uygulanacak projenin toplam hibe miktarı 179 bin 709 Euro. Proje kapsamında Türkiye İş Kurumu`na (İŞKUR) kayıtlı en az ilkokul mezunu 30 işsiz kadına, 7 ay süreyle konfeksiyon makineleri kullanımı konusunda 480 saatlik mesleki eğitim verilecek. Eğitime katılabilecek kursiyerlerle ilgili genel şartlar ayrıca duyurulacak.

Özak, Doridorca, Demka, Sun, Aycem, İnternet Tekstil… Belki bu tekstil firmalarını tanımıyor, hatta isimlerini ilk kez duyuyor olabilirsiniz. Ancak muhtemelen üzerinizdeki kot pantolon, pijama veya çorap bu firmalar tarafından üretildi. Pek çok tekstil ürününde büyük emekleri olan bu firmalar, sektörlerinde ise adeta birer yıldız muamelesi görüyor. Sadece ulusal değil uluslararası markaların da ilk tercihi olan bu firmalar, ülke ihracatına hatırı sayılır bir katkıda bulunuyor. Türkiye’yi tekstilde üretim üssü yapan bu firmalar, teknik tekstil ve moda konusunda da iddialarını ortaya koyarak sessiz sedasız işlerini yürütüyor ve kendi sektörleri içindeki şöhretleriyle yetiniyor. İşte adını kullanmadan tekstil sektöründe ‘namını yürüten’ firmalardan bazıları:

HİSARLILAR TEKSTİL
150 noktada satılıyor,Avrupa kadınını giydiriyor
Doridorca, 1998 yılında kurulan Hisarlılar Tekstil’in iki farklı markasının birleşmesiyle ortaya çıkı. Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Kandağ, Dori markasıyla üretilen abiye, Dorca markasıyla da bluz ve tek parça koleksiyonlarını Doridorca adı altında birleştirdiklerini söylüyor. Türkiye genelinde 150’den fazla satış noktasında, ayrıca Atalar mağazalarının da içinde yer alan Doridorca, Avrupa’ya, Doğu Blok ülkelerine ve Ortadoğu ülkelerine ihracat yapıyor. Üretimlerinin tamamını kadın giyiminin oluşturduğunu belirten Rıdvan Kandağ, büyük beden koleksiyonları olduğunu da dile getiriyor. Kandağ, yılda 250 bin adet üretim yaptıklarını, artan büyük beden ihtiyacına cevap verebilmek için ayrı bir marka ve üretim departmanı kurmayı planladıklarını dile getiriyor. Kandağ, merkezi Almanya’da bulunan büyük bir grupla işbirlikleri olduğunu, ayrıca İtalya’nın köklü, kurumsal firmaları için de private label üretim yaptıklarını da ifade ediyor. Kriz döneminde yüzde 25 büyüdüklerini belirten Kandağ, “Endüstriyel tasarım tescillerimiz olmasına rağmen emeğimizin kopyalanmasına karşı daha hızlı hareket edebileceğimiz bir adalet sistemine ihtiyacımız var. Hakkımızı ararken kopyalanan ürün, modasını yitirmiş oluyor ve yapanın yanına kâr kalıyor” diyor.

DEMKA TEKSTİL
6 milyon adet üretim yapıyor, Ar-Ge ile öne çıkıyor
1987 yılında kurulan ve ağırlıklı olarak örme kumaş kadın giyimi üzerine çalışan Demka Tekstil, yılda 6 milyon adet üretim ve 15.5 milyon dolar ihracat yapıyor. Demka Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Emin Demir, 2009’da 15 milyon dolar ihracat yaptıklarını, bu yıl bu rakamı 25 milyon dolara çıkarmak istediklerini söylüyor. Firmanın müşterileri, İngiltere’de Next, Evans, New Look, George, Dunnes, Primark, Racing Green, Envy, Champion, Sonnet; Almanya’da New Yorker, Thor Steinar, Soccx, Camp David, Magna Dea, Conleys, Baumhueter; İspanya’da ise Inditex Group, Pull and Bear. Demka, tasarımın yanı sıra Ar-Ge’ye de önem veriyor. Farklı karışımlar ile alışılmışın dışında kumaş örnekleri ortaya çıkardıklarını dile getiren Demir, 90 derecede 100 kere yıkansa bile solmayan kumaş ürettiklerine dikkat çekiyor. Demir, “Bu tekniği Alman firması Bierbaum-Proenen ve İsviçre firması Switcher’e üretiyoruz” diyor. Adıyaman’da entegre tesis kurmayı planlayan Demir, bu yıl sonu itibariyle de İsveç’te tasarım ve pazarlama ofisi açmayı düşünüyor. Demir, öz kanyakla çalışan bir firma oldukları için krizden etkilenmediklerini vurguluyor.

SUN TEKSTİL
Günde 20 bin ton kumaş boyuyor, iplik fabrikası kurmaya hazırlanıyor
Sun Tekstil, İngiltere’ye ev tekstili ihracatı yaparak sektöre girdi. Bugün ise örme kumaş boyama üzerine çalışıyor. Günde 20 bin ton kumaş boyayan fabrikasıyla hizmet veren Sun Tekstil’in Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Baran Demir, 2009’da kriz nedeniyle üretime ara verdiklerini, ancak bugün 10 milyon TL ciro hedeflediklerini söylüyor. Sabra, Sevenhill, Collins, H&M, Zara, Puma gibi markalarla çalıştıklarını anlatan Demir, 2012 yılında pamuktan başlayarak kumaşa son halini verene kadar çalışmak için bir iplik fabrikası kurmayı planladıklarını kaydediyor. Tekstil sektörünün 2010’da hareketlendiğini belirten Demir, KDV ile ilgili ise şunları söylüyor: “Devletin KDV’de uyguladığı politika çok yanlış. Tekstilin KDV’si yüzde 8 iken boyahanelerde bu rakam yüzde 18. İmalatçı ürününü yüzde 8 KDV ile alırken yüzde 18 KDV ile boyatıyor. Devletten yüzde 8’lik vergiyi geri alabiliyor, ancak yüzde 10’u alamıyor. Ayrıca Çin, yüksek kur politikası izliyor ve başarılı oluyor. Bizde ise tam tersi. Bu da ihracatı değil ithalatı artırıyor. Bu nedenle paramız yurtdışına kayıyor. Türkiye’ye gelecek pek çok sipariş de Çin, Hindistan ve Bangladeş’e gidiyor.”

AYCEM TEKSTİL
Aracıydı, pazarı keşfetti, dünya markalarını Türkiye’ye getirdi
Örme ve dış giyim imalat ve ihracatı yapmak üzere 1991 yılında kurulan Aycem Tekstil, İngiliz firmalara Türk tekstil ürünlerini pazarlayarak sektöre girdi. Aycem Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Cem Altan, o dönemde Türkiye’yi hiç tanımayan ve bugün piyasanın dev alıcıları olan firmaları Türkiye’ye kendilerinin getirdiğini söylüyor. Artık imal ettikleri tişörtlerin kumaşlarını da kendi fabrikalarında ördüklerini dile getiren Altan, “Ayrıca nakış ve baskı üretimleri de gerçekleştiriyoruz. 2009 yılı ciromuz 6 milyon dolardı. 2010 hedefimiz ise 10 milyon dolar. Firma, İngiltere’de Next, Debenhams, John Lewis, McKenzie, Ted Baker, Jasper Conran, Türkiye’de ise Little Big gibi markalara üretim yapıyor.
Yurtdışındaki tasarım ofisleriyle çalıştıklarını anlatan Altan, Türkiye’de de bir tasarım ofisi oluşturmaya başladıklarını belirterek “Kendi bünyemizde kumaş ürettiğimiz için örme kumaş desenleri tasarlıyoruz. En büyük sıkıntımız, tasarımcı bulmak. Yılda ortalama 1 milyon adet tişört ağırlıklı giysi üretiyoruz” şeklinde konuşuyor. Altan, kârsız çalıştıklarını, kaliteyi artırdıkları halde fiyatı düşük tuttuklarını vurguluyor.

İNTERNET TEKSTİL
İşimize gücümüze bakıyoruz, 970 kişiye istihdam sağlıyoruz
İnternet Tekstil, 1998 yılında Mehmet, Mahmut ve Mustafa Dicle tarafından kuruldu. 15 kişiyle başlayan firma, bugün 970 kişiye istihdam sağlayan entegre bir tekstil firması haline geldi. İplik, örgü, boyalı kumaş ve konfeksiyon üretiminin yanı sıra 2008’de organik tekstil üretimi de yapmaya başlayan firmanın markası ise Ecoturca. Firma, bu marka ile hem organik tekstil üretiyor hem de açılışını yapmaya hazırladığı organik bakliyat eleme ve paketleme tesisiyle gıda sektörüne girmeye hazırlanıyor. Firma, ihraç edeceği organik ürünlerinin üretimi için çiftçilerle de uzun süreli kontratlar yapmayı planlıyor.
İnternet Tekstil Genel Müdürü Abdurrahman Dicle, kendilerinin ‘işine gücüne bakan insanlar’ olarak değerlendirilmesini istiyor. 2009’da 26 milyon dolar ihracat yaptıklarını ve her yıl yüzde 10 büyümeyi planladıklarını ifade eden Dicle; Otto, Massimo Dutti, LiFung, La Fayatte, La Halle, Bonmarche, Ullapopken, Bonprix, Klingel gibi dünya markalarına üretim yaptıklarını açıklıyor. Yeni tasarımlarını müşteriye sunup bu tasarımlarla siparişler aldıklarını kaydeden Dicle, böylece ürünlerini istedikleri fiyata satabildiklerini anlatıyor. Dicle, krizden etkilenmediklerini söylüyor ve ekliyor: “Aksine krizde ihracatımız yüzde 16 arttı. Ancak döviz kuru, ihracatımızı etkiliyor.”

ÖZAK TEKSTİL
Guess ve Zara’ya üretiyor, 107 milyon dolarlık ihracat yapıyor
Interpol ve Corvet marka jeans üreten Özak Tekstil, 1985 yılında kuruldu. 107 milyon dolarlık ihracatıyla sektörün devleri arasında yer alıyor. Özak Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık, denim ağırlıklı olmak üzere dokuma dış giyim üretimi yaptıklarını söylüyor. 2010’da yüzde 5 büyümeyi hedefleyen Özak, 40’ın üzerinde farklı müşteriye üretim yapıyor. Bunlar arasında Guess, Fornarina, CK, GAP, Replay, Zara, Esprit gibi markalar var. Aynı zamanda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili olan Ahmet Akbalık, Ar-Ge’ye çok önem verdiklerini, yeni trendler oluşturan bir tasarım ekipleri olduğunu söylüyor. Akbalık, tasarımcılarının modada öncü kabul edilen müşterilerini sürekli olarak beslediğini anlatıyor. Yılda 4.5 milyon adet üretim yaptıklarını kaydeden Akbalık, önümüzdeki dönemde fiyat rekabeti yapabilmek için Anadolu’da üretimi artırmayı planlıyor. Krizden herkes gibi etkilendiklerini belirten Akbalık, müşteri arayışına girerek verimliliği artırdıklarını ve böylece krizi sorunsuz atlattıklarını kaydediyor.

Krizden çıkış hızında Avrupa ülkelerini geride bırakan Türkiye`de önümüzdeki döneme ilişkin beklentiler de yükseliyor. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye`de gerek üretimde, gerek yatırım, ihracat ve istihdamda molanın bittiğini ifade etti.

Türkiye Krizden çıkış hızında Avrupa ülkelerini geride bırakan Türkiye`de önümüzdeki döneme ilişkin beklentiler de yükseliyor. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye`de gerek üretimde, gerek yatırım, ihracat ve istihdamda molanın bittiğini ifade etti. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği`nin (TGSD) kriz sonrası global ekonomide yaşanan olumlu havanın Türk hazır giyim sektörüne daha fazla yansıması için büyük alım gruplarının üst düzey yöneticilerini, Dış Ticaretten Sorumlu Bakan ile bir araya getirmek için düzenlediği toplantıda konuşan Çağlayan, Dış Ticaretten sorumlu bakan olarak tekstil ve konfeksiyon sektörüne her zaman öncülük yaptım. Zaman zaman çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Siz onlara aldırış etmeyin. Tekstil konfeksiyon sektörünü gözden çıkaramayız. Siz bizim göz bebeğimizsiniz. İnsan kendi gözünü çıkarır mı? dedi. Çağlayan, geçen yıl yapılan 102.2 milyar dolarlık ihracatın 19.3 milyar dolarını tekstil sektörünün gerçekleştirdiğini de ifade etti.