"IFW" ile etiketlenmiş yazıları görüntülüyorsunuz

İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Mısır ve Tunus’ta yaşanan olayların tekstil sektörüne etkilerini değerlendirdi. Tanrıverdi durumu avantaj olarak niteledi.

İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Mısır ve Tunus’ta yaşanan olayların tekstil sektörüne avantaj olarak döneceğinin görüldüğünü belirterek,  Türkiye’nin, kumaş, pamuk ve hazır giyim üretimiyle bu ülkelerden gelecek talebi karşılayabilecek noktada olduğunu ifade etti.

Tanrıverdi, İTKİB organizasyonunda, Moda Tasarımcıları Derneği (MTD), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), İstanbul Moda Akademisi (IMD) işbirliğinde Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun ana sponsorluğunda bu yıl dördüncüsü yapılan İstanbul Fashion Week (IFW) dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

”Türkiye’nin, Mısır ve Tunus’ta yaşanan olaylar sonrasında bu ülkelerde artabilecek tekstil talebini karşılamak için hazırlıkları var mı?” sorusu üzerine Tanrıverdi, Mısır ve Tunus’ta yaşanan olayların sektörde bir takım değişimleri de beraberinde getireceğini belirtti.

Türkiye’nin tekstil kapasitesinin oldukça yüksek ve o ülkelerdeki boşluğu doldurabilecek durumda olduğunu ifade eden Tanrıverdi, şunları söyledi:

”Üzülerek söylüyoruz ama orada yaşananlar bizim tekstil sektörümüze avantaj olarak dönecek gibi gözüküyor. Üretim kapasitemizi tam olarak kullanamıyoruz.

Türkiye’de bu sektörde yetişmiş 4-5 milyon insan var. Hızlı hareket edip, çok rahat talepleri karşılayabilecek durumdayız. Bunu önümüzdeki dönemler gösterecek.

Umarım olaylar geçici olur ve hızla her şey eski düzene döner. Eski düzene dönmezse de sektörde bir sıkıntı yaşanacağını zannetmiyorum.

Türkiye’nin o ülkeler kadar AB’ye yakın olması ve bu işi yapabiliyor olması da Türkiye açısından önemli. Bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum.

 Buradaki olaylar belki pamuk fiyatlarındaki artışı biraz daha körükleyecek, biraz daha pamuk fiyatları yukarı çıkabilir. Ama Türkiye hem kumaş, hem pamuk hem de hazır giyim üretimiyle gelecek talebi karşılayabilecek noktada.”

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Moda Haftası İstanbul Fashion Week’in (IFW) özelleştirileceğini açıkladı.
Türk marka ve tasarımcılarını buluşturan ve 4 milyon euro harcanan IFW, Moda Fuarı Collection Premiere İstanbul (CPI) ve Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması ile birlikte ekonomiye 11 milyon doların üzerinde katkı sağlandı. 4 günlük etkinliklerin sonuçlarını dün açıklayan İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, IFW ve CPI’ın Türk moda endüstrisinin gelişiminde öncü rol üstlendiğini belirtirken Moda Fuarı’nı birkaç yıl içinde özelleştirmeyi planladıklarını, bunun için bir iki büyük markayla görüştüklerini açıkladı.
CPI’ın başlangıç fuarı olduğunu ve 2011 yaz koleksiyonu olan firmaların fuara katılabildiklerini anımsatan Tanrıverdi, “Birçok firmamız hazır olmadıkları için ilk fuara katılamadı. Ama şubattaki fuara birçoğu hazırlık yapıyor. Bu fuarlar sayesinde de biz sektörün koleksiyonunu öne çekmiş olacağız. Türkiye’yi artık günlük ürün satan bir ülke olmaktan ziyade bir yıl sonrasının koleksiyonlarını satan bir ülke konumuna getirmeyi hedefliyoruz” dedi. Sadece 21 katılımcı firma için değil, tüm sektör için çok önemli bir etkinlik olduğunu düşündüklerini vurgulayan Tanrıverdi, bunun kaldıraç etkisinin firmalara önümüzdeki dönemde yavaş yavaş yansıyacağını düşündüklerini kaydetti. Tanrıverdi, “Bugün İtalya’da yüzde 15’i büyük markalar tarafından yapılan ihracatın yüzde 85’i de bilinmeyen markalarca yapılıyor. Ama o yüzde 15’in kaldıraç etkisi yüzde 85’i de ayakta tutuyor. Ülke imajını yukarılarda tutuyor” dedi.

CNR faydalanmaya çalıştı
Tanrıverdi, aynı tarihlerde CNR Holding’in düzenlediği İstanbul Fashion Fair ile ilgili ise şunları söyledi: “Diğer fuar, sivil toplum örgütlerinin hiçbirinin katılmadığı, ticari amaçla yapılan ve özellikle aynı tarihe denk getirilip İstanbul Moda Haftası’nın rüzgârından faydalanılmaya çalışılan bir fuar oldu. Bölünmüşlük yok. Geçen yıllarda orada yapılan fuarların başarısız olmasından dolayı böyle bir fuar organizasyonuna gidildi.”
İşlerinin fuarcılık olmadığını kaydeden Tanrıverdi, “İlk 2-3 taneyi yapıp hemen ardından özelleştireceğiz. Bugün talip çıkarsa bugün bırakacağız. Zamanı da kaçırmamamız lazım. 3-4 sene içinde bugün Avrupa’da özenerek gittiğimiz fuarlardan daha büyük fuar haline gelecek. Ben diğer fuarın bir daha yapılacağını da zannetmiyorum” dedi. Milyarlarca dolarlık ihracat yapan sektörün organizasyon için ayırdığı bütçenin yetersiz olduğu eleştirilerini de yanıtlayan Tanrıverdi, “Bir marka değeri yaratmaya çalışıyoruz ancak kimsenin böyle bir kaynağı yok. Sektörün kârlılıklarında ciddi düşüşler var. Birçok şirket yurtdışı fuarlarda bile tasarrufa gitti. Bu nedenle sektörün para ayırmasına gerek kalmayacak bir yapı oluşturmak istiyoruz. Parasal işlerin içinden tamamen çıkacağız. Bu konuda bir iki büyük markayla görüşüyoruz” diye konuştu. Tanrıverdi, “200 milyon dolarlık bir tanıtım etkisi bekliyordunuz. O etki oldu mu” sorusunu da “Birkaç gün sonra değerlendirmeli ama yaklaşık o rakamı buluruz” diyerek yanıtladı.

Kravatlılar hoşumuza gitmiyor
Bu sene ağırlığın tasarımcıların üstünde olduğunu belirten Tanrıverdi, “Neticede biz burada bir iş yapıyoruz ve birtakım şeyleri de zaman zaman devlete anlatmak zorundayız. Devletin de gelip yaşaması, görmesi lazım. Onları da ancak bu vesileyle buralara getirebiliyoruz. Ne zamandır bu tasarımcı tebliği ile uğraşıyoruz. Bakan gelecek, yanında müdürler gelecek, görecekler, yaşayacaklar. Yoksa burada kimsenin çok fazla hoşuna gitmiyor kravatlı insanların dizilmesi. Gerçi bu sene onu yapmadık. Bundan sonrasında daha moda ağırlıklı olur” diye konuştu.
IFW Danışma Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu da dünyada moda endüstrisinin tek kutupluluktan sıkıldığını ve yeni heyecanlar aradığını belirterek Türkiye’nin de moda endüstrisini bu sıkıcılıktan kurtaracak çok sayıda malzemesinin bulunduğunu söyledi. Orakçıoğlu, “Zayıf yönümüz de projelendirip başlamıyoruz, önce başlayıp sonra projelendirmeye çalışıyoruz. Zamanı doğru kullanma ve organize olma konusunda da bazı eksikliklerimiz olabiliyor. Üretim ekonomisi ile birlikte bir tasarım, marka ekonomisinin temelleri burada birlikte oluşturuluyor” dedi.

Global moda endüstrisinin öncü marka ve tasarımcılarını İTÜ Taşkışla’da buluşturan İstanbul Fashion Week (IFW) ile Collection Premiere İstanbul (CPI), 4 gün süren defile ve etkinliklerin ardından sona ererken, İstanbul, dünya moda gündeminde ilk sıraya oturdu.

Moda, tasarım ve ticaret üçgenini aynı çatı altında buluşturarak İstanbul’u dünya markası yapma hedefinde önemli bir misyon üstlenen IFW ile CPI, hazır giyim endüstrisine olduğu kadar kent ekonomisine de büyük katkı sağladı.

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Gürkan, Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Yılmaz Yılmaz, Moda Tasarımcıları Derneği (MTD) Başkanı Bahar Korçan, IFW Danışma Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, IFW İcra Kurulu Başkanı Cem Kaprol ve CPI Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Atik’in katılımıyla düzenlenen basın toplantısında IFW ile CPI’ın sonuç rakamları açıklandı.

SEKTÖRDEKİ GÜÇ BİRLİĞİ BAŞARIYI GETİRDİ

İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi yaptığı konuşmada, İTKİB’in üçüncüsü gerçekleştirilen IFW ve ilk kez düzenlenen CPI Fuarı ile Türk moda endüstrisinin gelişiminde öncü rolünü sürdürdüğünü söyledi.

Hikmet Tanrıverdi, IFW ve CPI için Birleşmiş Markalar Derneği,  Moda Tasarımcıları Derneği, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı gibi kurumların verdiği desteğin önemine dikkat çekerek, sektörün güçlerini birleştirmesinin başarıyı da beraberinde getirdiğini belirtti.

Organizasyonların mali yapısı hakkında da bilgi veren Tanrıverdi, IFW, CPI ve Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması için toplam 4 milyon avro harcandığını açıkladı. Hikmet Tanrıverdi, bunun yaklaşık 2 milyon 860 bin TL’sinin İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından, kalan miktarın ise katılımcı firmalar ve sponsorlarca karşılandığını dile getirdi.

IFW ve CPI’ı 38 bin 500 kişinin ziyaret ettiğini, böylece yaklaşık 40 bin olarak belirlenen ziyaretçi hedef sayısına ulaşıldığını belirterek, ortaya çıkan rakamların organizasyonun başarısını ortaya koyduğunu anlattı.

İstanbul Fashion Week’in dünya moda takvimindeki yerini güçlendirmek ve dünya modasına yön veren ilk 5 şehir arasına girebilmek için kalite çıtasını her organizasyonda biraz daha yukarıya taşımayı amaçladıklarını kaydeden Tanrıverdi, “Bunun için moda haftalarının görünen yüzü olan defileleri güçlendirmeye çalıştık.

Bu nedenle Alessandra Ambrosio başta olmak üzere önemli moda haftalarına katılan 40 yabancı modelin defilelerde yer almalarını sağladık. Ünlü tenisçi Anna Kournikova dâhil olmak üzere davet ettiğimiz celebrity’lere toplam 500 bin TL ödedik” dedi.

ÇARPAN ETKİSİ TÜRKİYE’Yİ UÇURACAK

Hikmet Tanrıverdi, rastlantısal değil sistematik bir şekilde hareket ettiklerini ve geriye dönüşü olmayan bir yolda ilerlediklerini vurguladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“IFW ve CPI etkinlikleri İstanbul’un geleceğini şekillendirecek; bu kentin bir bakıma yazgısını değiştirecek. Bu organizasyona gelen yaklaşık 38 bin 500 kişinin 5 binini yabancı konuklarımız oluşturdu. Yerli davetlilerin IFW süresince yaklaşık 150 dolar, yabancı konuklarımızın ise günde 300 dolardan dört gün süresince bin 200 doların üzerinde bir harcama yaptıklarını düşünüyoruz. Toplamda etkinlikler süresince yerli ve yabancı konuklarımız kent ekonomisine 11 milyon doların üzerinde katkı sağladılar.

Öte yandan organizasyonumuzu izleyemeye gelen yaklaşık 150 yabancı basın mensubunun dört günlük ulaşım ve konaklama giderleri için 400 bin avro harcadık. Burada bir konuya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Aralarında dünyaca ünlü moda ve ekonomi yayınlarının da bulunduğu 150 medya kuruluşunu Türkiye’de tek bir markanın tanıtımı veya defilesi için getiremezsiniz. Tüm bu yabancı basın mensuplarını IFW’de defileleriyle yer alan 21 marka için ayrı ayrı getirmeye kalksak 9–10 milyon avro harcamamız gerekirdi. Bununla birlikte bu kadar çok sayıda yabancı basın mensubu da etkinliğin yarattığı sinerji için geliyor. Uluslararası basında Türk moda endüstrisi ve İstanbul üzerine milyonlarca avro değerinde haberler yer aldı.

Bu sayede uluslararası anlamda sağlanan tanıtımın sektörümüze yansıması sadece 21 marka ile sınırlı kalmayacak. Yaratılan ‘Türk modası ve İstanbul’ imajı sektörümüzün tamamına fayda sağlayacak. İtalya örneğine baktığımızda, ülkenin hazır giyim ihracatının sadece yüzde 15’ini ünlü markalar gerçekleştiriyor. Kalan yüzde 85’i ise bu büyük markaların yarattığı ‘İtalyan’ gücünün kaldıraç etkisinden yararlanıyor. İtalya’yı yakalayabilmemiz için bizim markalarımızın da koleksiyon tarihlerini en az bir yıl geriye çekerek gelecek yılın tasarımlarını önceden ortaya koymaları gerekiyor. İlk kez gerçekleştirdiğimiz CPI’a katılım için şart koştuğumuz bu kritere hazır giyim sektörümüzün tamamının odaklanması gerekiyor.”

18 ÜLKEDEN ALICILAR 83 MARKA VE TASARIMCI İLE BULUŞTU

İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, üçüncüsü gerçekleştirilen IFW ile Türkiye’de hazır giyim endüstrisiyle ilgili pek çok dinamiğin harekete geçtiğine dikkat çekerek, genç tasarımcıların deneyim kazandığını, mankenlik mesleğinin bir üst segmente yöneldiğini, moda yazarı kavramının geliştiğini, yine modayla ilgili blogger’ların çoğaldığını sözlerine ekledi.

IFW ve CPI’ı ABD, İtalya, Almanya, İngiltere, Rusya, Avusturya, İspanya, Hollanda, Yunanistan, Gürcistan, Ürdün, Japonya, Lübnan, Peru, Romanya, Ukrayna, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden yabancı basın mensupları ziyaret etti. Aynı zamanda İngiltere, Kanada, Japonya, Avusturya, Avustralya, Çek Cumhuriyeti, Mısır, İsveç, İran, Tunus, Gürcistan, Ürdün, Peru, Romanya, Rusya, Ukrayna’nın aralarında bulunduğu 18 ülkeden alıcılar, IFW ile yerli-yabancı 83 marka ve tasarımcının katıldığı CPI’ı ziyaret etti.

CPI’da güvenlik için 20, nakliye için 40, temizlik için 15, stant tasarımı için 45 kişilik ekipler görev aldı. IFW’deyse 20 kişilik özel ekip etkinlik koordinasyonunu sağladı. 32 host-hostes ile giriş-çıkışlar kontrol edildi. 40 temizlik elemanı görev yaptı. 62 özel güvenlik görevlisi 24 saat çalıştı. 260 kişilik ses-ışık ve teknik ekip 24 saat görev aldı. 90 işçi 7 bin 200 dakika defile alanının hazırlığında çalışırken bu alan 20 klima ile soğutuldu. Etkinliklerin öteki çözüm ortaklarıyla birlikte toplamda yaklaşık bin 100 kişi CPI ve IFW için çalıştı.

Moda dünyasının kalbi dört gün boyunca İstanbul’da attı. 21 defilenin yapıldığı İstanbul Fashion Week ünlü Brezilyalı top model Alessandra Ambrosio’nun podyuma çıktığı Koton Beach Wear defilesi ile son buldu.

Koleksiyonda, geniş renk paletinde, taş, deniz, kum renkleriyle fuşya tonlarını, mavileri, yeşilleri gibi doğal hayatın renkleriyle, doğada olmayan farklı gri ve siyah tonlarını dikkat çekti.
Kaldığı süre içerisinde Çırağan’da konaklayan Ambrosio, havalimanında gazetecilere, Türkiye hakkında çok güzel şeyler duyduğunu belirterek, ”İlk defa ülkenize geliyorum. Çok heyecanlıyım” dedi.

Defilede sadece iki tasarım giyen Victoria Secret meleğinin aldığı 100 bin euro’nun 60 bin euro’sunu Koton’un ödediği, kalan kısmın da sponsorlar tarafından karşılandığı belirtildi.

Alessandra Ambrosio, Koton’un ilk plaj koleksiyonunun da yüzü oldu. Ambrosio, plaj çekimlerinin yapılacağı yere gitmek için dün sabah erken saatlerde helikoptere bindi. Çekim yeri gizli tutuldu.

Alessandra Ambrosio fotoğrafları ve model hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.

Global moda endüstrisinin önemli marka ve tasarımcılarını İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Taşkışla Kampusu’nda buluşturan Collection Premiere İstanbul (CPI) Moda Fuarı, ihracata da 3 milyar dolarlık katkı sağlamayı hedefliyor.
İstanbul Fashion Week (IFW) ile eşzamanlı olarak organize edilen CPI’ın açılışında konuşan Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye’nin tasarımıyla, tekstiliyle çok daha özgün ürünlerini hem Türkiye halkına hem de dış ülkelere ihraç etme imkânına kavuşacağını söyledi. Türkiye’nin artık dünya merkezi olduğunu, moda, tekstil ve tasarım bakımından da bir merkez olduğunu gösterdiğini anlatan Yazıcı, bundan böyle Türkiye’nin sadece bölgesi değil dünya için de bir çekim merkezi haline geleceğini vurguladı.

Yeni koleksiyonlar sergilenecek
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi de İFW’nin İstanbul markasını ön plana çıkarırken ilk kez düzenledikleri CPI ile bu markanın üretim ve global pazarlardaki rekabet gücünü artırmak istediklerini belirtti. Türk moda endüstrisinin kabuğunu kırdığını ifade eden Tanrıverdi, “Bugün 15 milyar dolarlar civarındaki yıllık hazırgiyim ihracatımızı birkaç yıl içinde 20 milyar dolara, 2023’te de 60 milyar dolara çıkarma hedefimiz var. Bu süreçte İFW ile CPI en önemli itici gücümüz olacak” dedi. Türk markalarının yurtdışında 2 binin üzerinde mağazası bulunduğuna işaret eden Tanrıverdi, “Türk markaları yurtdışında artık her yıl 2 bin mağaza açabilecek noktaya geldi. Türk markalarının mağaza sayısının kısa bir süre içinde 20 bine ulaşması hedefleniyor” diye konuştu.
CPI Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Atik ise “CPI’ın Türk hazırgiyim sektörüne birkaç yıl içinde 3 ila 5 milyar dolarlık bir getirisinin olmasını bekliyoruz” dedi.

Dice Kayek markasını yaratan Ayşe ve Ece Ege kardeşler, İstanbul Fashion Week çerçevesinde açtıkları ‘İstanbul Contrast’ sergisinde şehrin içinde barındırdığı tezatları koleksiyonlarına yansıtıyor.
18 yıl önce moda dünyasına Dice Kayek markasıyla Paris’te adım atan Ayşe ve Ece Ege kardeşler, İstanbul Modern’de açılan ‘İstanbul Contrast’ sergisiyle esin kaynakları olan kente görkemli bir dönüş yaptılar.
‘İstanbul Contrast’, Fransa’daki Türkiye Mevsimi kapanış etkinlikleri ve Paris Moda Haftası kapsamında 30 Mart’ta Paris Musée des Arts Décoratifs’te sergilenmişti. Ege kardeşlerin İstanbul’un tarihi ve kültürel coğrafyasından esinlenerek tasarladıkları kıyafetler, bu kez de İstanbul Fashion Week (İstanbul Moda Haftası) kapsamında yeni bir düzenlemeyle İstanbul Modern’e konuk oldu.


İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) katkılarıyla perşembe günü açılan, Ayşe ve Ece Ege kardeşler, Ajans Başkanı Şekip Avdagiç, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı ve İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi’nin ev sahipliği yaptığı ‘İstanbul Contrast’ sergisine ilgi büyüktü. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AB ile ilişkilerden sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış ve iş, sanat ve moda dünyasının tanınmış isimleri de konuklar arasındaydı.
Yine İstanbul Modern’de devam etmekte olan Hüseyin Çağlayan sergisinin yanı sıra Dice Kayek ‘İstanbul Contrast’ sergisine gösterilen bu ilginin arkasında İstanbul’un uluslararası moda ve tasarım merkezlerinden biri olması arzusu yatıyor. Üçüncüsü düzenlenen IFW ile bu arzunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hakkında henüz bir yorum yapmak erken olsa da bu yıl Avrupa başta olmak üzere farklı ülkelerden gazete ve dergilerin moda editörlerinin gelmesi bir ilginin başladığının göstergesi sayılabilir.
 
Giysilerle İstanbul güzellemesi
Dice Kayek markasının yaratıcısı Ayşe ve Ece Ege kardeşler, bu sergiyi kendilerine her zaman esin kaynağı olmuş İstanbul’a ithaf etmişler. Sokakları, binaları, tadı, kokusu ve yaşam tarzıyla onları her zaman heyecanlandıran İstanbul’un içinde barındırdığı tezatların uyumunu gösteren bir koleksiyon yapmışlar. Geçmiş, gelecek, geleneksellik, modernizm ve farklı kültürler özel tasarımlarda hayat bulmuş. Her giysi kentin farklı bir yüzünü ya da imgesini yansıtıyor.
‘İstanbul Contrast’, Paris’teki sergiden farklı olarak İstanbul Modern’e özel bir düzenlemeyle sergileniyor. Ünlü sanatçı Arik Levy, Dice Kayek için ‘LogForest’ adını verdiği bir enstalasyon hazırlamış. Sergi alanına girenler kendini bir an Yerebatan Sarnıcı’nda hissediyor. Bu duygu sarnıçtaki sesler, gölgeler ve sütunlarla yaratılmış, sütunların arasına gizlenmiş giysilerin her biri İstanbul’un ayrı bir köşesini imgeliyor. Arik Levy ilk bakışta insanı zorlayan ama dikkati tasarımlara yoğunlaştıran bir yerleştirme yapmış.
Arik Levy bu düzenlemeyle iç-dış kavramını, kontrasları sorgulamak istemiş. Yapıtını ‘büyümeye, gelişmeye, evrime ve dönüşüme gönderme yapan küresel Absent nature-Varolmayan doğa’ projesinin parçası ve İstanbul kentinin metaforu olarak tanımlıyor: “Renkleri, sokakları, insanları ve beklenmedik sentezleriyle İstanbul, sanat ve sanatçılar için sonsuz ilham kaynağıdır. Çelişkiler yumağıdır. Osmanlı’dan bu yana isabetle adlandırıldığı üzre, Şehr-i şehri İstanbul’dur o; o bir dişi şehir, bir dişi muammadır…
Hani şu renkli matruşka bebeklere benzer İstanbul. Açarsın bir tanesini, bir de bakarsın bir tane daha varmış içinde, öylesine saklı, gizemli. Onu da açarsın bir tane daha çıkar karşına. Tek bir İstanbul yok ki. İstanbullar var aslında. Yan yana, iç içe…” Serginin en büyük sürprizlerinden biri de tüm metinleri yine bir İstanbul âşığı ünlü yazar Elif Şafak’ın yazmış olması.
 
Önceliğimiz giyilebilirlik
‘Kubbe’, ‘Kumru’, ‘Lokum’, ‘Galata’, ‘Topkapı’, ‘Lale’, ‘Kaftan’, ‘İstanbul Modern’, ‘Boğaziçi’ ve ‘Ayasofya’ gibi İstanbul dendiğinde ilk akla gelenler giysiye dönüşmüş. Sergide 12 başlık altında 26 tasarım yer alıyor. Ece Ege’yi en çok heyecanlandıran, dikimi aylarca süren, terzilerin parmaklarının delindiği Ayasofya temalı giysi olmuş. Taşlarla süslü bu elbisede Ayasofya’da yıllar sonra bulunan Cebrail rölyefinden izler var.
Hüseyin Çağlayan ve Dice Kayek sergilerini bir arada görmek iki tasarımcının bakış açılarının ne denli farklı olduğunu da gözler önüne seriyor. Çağlayan için kadın ve kadın giysileri duygu ve düşüncelerini yansıtmak için bir araçken, Ege kardeşler hangi kavramsal çerçeveden bakarlarsa baksınlar kadınlar ve giysileri ön planda. Ece Ege İstanbul Modern’de tasarımları sergilenen Hüseyin Çağlayan’dan en büyük farklılıklarının kıyafetlerinde fonksiyonelliğe verdikleri önem olduğunu söylüyor. “Kavramsal tasarıma evet ama önceliğimiz giyilebilirlik” diyor.

İstanbul Fashion Week 2010, önceki akşam Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’nın finaliyle başladı, dün gerçekleşen Gizia ve Deniz Mercan defileleriyle moda severlerin büyük ilgisini topladı.

 Dünün bombası Atıl Kutoğlu’nun uzun zamandır Türkiye’de yapması beklenen defilesiydi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Taşkışla Yerleşkesi avlusuna kurulan çadırdaki defilede Rolling Stones’un efsane gitaristi Keith Richards’ın kızı Alexandra Richards, ‘siyah inci’ diye anılan model Alek Wek, Alman model Franziska Knuppe ve Demet Kutluay’ın da aralarında olduğu 22 model görev aldı. İzleyiciler arasındaysa Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve kızı Pınar Günay’ın yanı sıra Avusturya Prensesi Francesca von Habsburg, Belçikalı şarkıcı Viktor Lazlo, Osmanlı hanedanı mensupları Zeynep Osmanoğlu ve Nilüfer Sultan, ‘Sex and the City’nin stilisti Patricia Field, İtalyan Vogue’un editörü Anna Piaggi yer aldı. Finalde Richards’la podyuma çıkan Atıl Kutoğlu, ayakta alkışlandı.

Tüm IFW defile programı ise aşağıdaki gibi olacaktır. Büyütmek için resme tıklayınız.