"Koton" ile etiketlenmiş yazıları görüntülüyorsunuz

image

Ayakkabı ithalatına getirilen ek vergiler, yerli ve yabancı hazır giyim devlerini iç pazara yönlendirdi.
Koton’dan LC Waikiki’ye Zara’dan H&M’e onlarca zincir, Türkiye’den yaptıkları alımı artıracak

Ayakkabı sektöründe ağustosta yürürlüğe giren ithalatı sınırlayıcı tedbirler, etkisini göstermeye başladı. İthalat, kasımda eylüle göre yüzde 67 azalarak 40.8 milyon dolara düştü. Bu düşüşte en büyük etki Türkiye’de ayakkabı satışı yapan yerli ve yabancı firmaların üretimi iç pazara kaydırmasıyla sağlandı. Hazır giyim devleri Zara, H&M ve Next gibi firmalar, üretimde rotayı Türkiye’ye çevirdi. Öte yandan LC Waikiki ve Koton gibi dev yerli zincirler de ithalat yerine Türkiye’den ayakkabı tedarikine başladı. 

ALIMIMIZ VARDI ANCAK ARTIRDIK 
Hazır giyim devi LC Waikiki’nin patronu Vahap Küçük, ayakkabıya getirilen vergiler nedeniyle ithalatı azalttıklarını söyledi. Spor, plaj ayakkabısı ve terlikleri gibi ürünleri ithal ettiklerini belirten Küçük, “Türkiye’den zaten ayakkabı alımımız vardı. Ancak son dönemde artırdık” dedi. Türkiye’den alımı artırcak bir diğer firma da Koton. Yılda 4-5 milyon çift ayakkabı satan şirketin vergi öncesinde tedariğinin yüzde 80’i ithalat yoluyla yapılıyordu. Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, artık bu noktada önemli bir strateji değişikliği yapacaklarını söyleyerek, “Önümüzdeki yaz sezonundan itibaren Türkiye’den tedariği yüzde 80’e çıkaracağız. Ancak giyim dahil bütün ürün gamımıza baktığımızda tedariğimizin yüzde 75’i Türkiye’den” diye konuştu. 

EVLİLİKLER ARTIYOR 
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Hüseyin Çetin de, alınan tedbirlerin birim başına üretim maliyetlerini düşürdüğünü söyledi. Çetin, “Son dönemlerde ithalat yapan firmaların yurtiçi firmalarla evlilikler yaptığını ve ortak iş yapma eğilimlerinin arttığını görüyoruz” dedi. Üretim maliyetlerinin düşmesinin fiyatlara etkisine de değinen Çetin, “Reyonlara baktığınız zaman ayakkabıcıların yüzde 50 indirim yaptığını görüyoruz” diye konuştu. 

İTHALAT SON AYLARDA AZALMAYA BAŞLADI
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, İthalat Rejimi Kararına Ek Karar’ın yürürlüğe girdiği ağustosta 86.5 milyon dolar olan ithalat, eylül ayında yüzde 43 artışla 123.4 milyon dolara yükseldi. Buna karşın kasımda ise eylüle göre yüzde 67 daralarak 40.8 milyon dolara geriledi. 

İstanbul’un Üçüncü Büyük Alışveriş Merkezi TORİUM, Yeni Açılan H&M, Tekzen Yapı Market ve T-Box İle Birlikte Mağaza Karmasını Genişletmeye Devam Ediyor.

Dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen markalarına ev sahipliği yapan Torium, üç yeni büyük markanın daha açılmasıyla mağaza karmasını genişletiyor.

Haramidere bölgesine ilk kez yatırım yapan İsveçli hazır giyim markası H&M, iki katlı, 2 bin 500 metrekare büyüklüğündeki dördüncü mağazasını Torium Alışveriş Merkezi’nde açtı. Türkiye’nin dev yapı market zinciri Tekzen 2 bin metrekarelik 53. mağazasını ve özellikle genç yaştaki tüketici grubuna hitap eden sıkıştırılmış ürünlerin satışını yapan T-Box ise yeni konsepti ile 2. Mağazasını Torium’da açtı.

Türkiye’nin en büyük kapalı eğlence merkezine sahip Torium, dört mevsim kış sponsorlarının yapılabildiği ve kar oyunlarının oynanabildiği “Torium Snowpark”, dünyada son yıllarda en çok tercih edilen lunapark oyuncaklarını ilk kez Türkiye’ye taşıyan “Starpark Lunapark” ve ileri teknoloji ile donatılmış 9 salonda toplam 1766 koltuk kapasitesi bulunan “Cinetech Sinemaları” ile ziyaretçilerine alışveriş ve eğlenceyi bir arada sunuyor.

Torium içerisinde Electroworld, YKM, Migros, LCW, C&A, Teknosa, Boyner Sport, Vestel, Zara, Oysho,Pull&Bear, Derimod, Kiğılı, Zara, Sarar, Hotiç, Flo, Atasay, Koton, Mango, Desa, Ramsey, Damat, Pierre Cardin, Us Polo, Roman, Fabrika, Network, Divarese, Batik, Sephora, İpekyol, Twist, Toyzz Shop, Benetton, Accesories, Krc, Özdilek, Gratis, Collezione, Mavi, Adidas, Reebok, Loft, D&R, Burger King, Sbarro, Arbys, Popeyes, Çiçek Izgara, Çıtır Usta, Mc Donalds, KFC, Pizza Hut, Atom Tost, Anadoludan, Baydöner, Kahve Dünyası, Mudo, Orion, Cosmocity, Turkcell, Samsung, Vodafone, Siemens, ETS, Zen Pırlant, Altın Yıldız, Max Moda, İnci, Colins, Defacto, Aker, Pırlant Saat, Journey, Cafe Nero, Marks& Spencer, Stradivarius, Bershka, Beymen, Beta, Ayakkabı Dünyası, Heri, Nine West, La Senza, Gap, Max, Panço, English Home, NT, Penti, Koçak Gold, Nike, Watsons, Fenerium, Sony, Altınbaş, Kervan, Mother Care, Little Big, Tiffany ve Bernardo gibi mağazalar yer almaktadır.

Zayıf euro kuru nedeniyle maliyet baskısıyla karşı karşıya kalan tekstil ve hazırgiyim ihracatçısı, zarar etmemek için Avrupalı müşterileriyle yeniden pazarlık masasına oturdu. Geçmişte kurun yükseldiği dönemlerde alıcıların fiyatların aşağı çekilmesi yönünde baskısıyla karşılaşan ihracatçı, şimdi de euronun 2.20’den 1.90’a kadar gerilemesi nedeniyle yüzde 15-20 fiyat artışı için bastırıyor. Fiyat artışını kabul etmeyen müşteriyle ise sözleşmeler iptal ediliyor.
Ağustosta otomobil sektörünü geçerek ihracat şampiyonu olan tekstil ve hazırgiyim sektörü, bu başarısını koruyabilmek için bu günlerde alıcılarla sıkı pazarlık içinde. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, üretim girdilerinin sürekli artması nedeniyle tekstilcinin dayanacak gücünün kalmadığını belirterek “Firmalar artık sözleşmeleri iptal etmeyi tercih ediyor. Avrupa’ya genel ihracatımızda yüzde 10 düşüş olabilir. Şu an yaşanan sıkıntı 3 ay sonra ortaya çıkacak” dedi.
İspanyol alıcıdan yüzde 10 fiyat artışı talep ettiklerini belirten Crispino gömleklerinin üreticisi Yunus Akdaş da “Kendileri paritedeki en ufak bir düşüşte hemen fiyatlara yansıtıyor. Biz isteyince ise kabul etmediler. Bu nedenle 2011 kış sezonuna ait 200 bin takım elbiselik sözleşmeyi iptal ettik” diye konuştu.
İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle ise “Alıcılar geçmişte sözleşmeleri iptal etmekle tehdit edip, bizden yüzde 20’lere varan fiyat indirimleri alıyorlardı. Şimdi böyle zararına iş yapmaktansa sözleşmeyi iptal etmek daha doğru” dedi.
 
İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi:
Avrupa’ya ihracat yüzde 10 düşer
Özellikle hazırgiyim sektöründe ihracatın yüzde 80’ini Avrupa’ya yapıyoruz. Ancak bu kurlarla fiyat tutturmamız çok zor. Sektörde sözleşmeler çok basit hazırlandığı için oluşan farklar çok fazla yansıtılamıyor. Ancak zamanında Avrupalı alıcılar arasında fırsatçılık yapanlar olmuştu. Şimdi ise yılbaşıyla bugün arasında yüzde 10’un üzerinde kur farkı var. Bu kaybı karşılayacak indirimler olmadı. Üretim girdilerimiz dolarla, satış euroyla. Paritedeki değişim olumsuz etkiliyor. Fiyat tutturabilme şansına sahip olamıyoruz. Firmalar ya sözleşmeleri iptal etmeyi tercih ediyor ya da yeni sözleşmeleri yapamıyor. Bu maliyetle yapmaktansa siparişi kaptırmayı göze alıyor. Siparişler zayıflıyor. Bir an önce tedbir alınmazsa, önümüzdeki dönemde Avrupa’ya ihracatta yüzde 10 azalma olabilir. Yıllardır zar zor kazandığımız pazarları kurdaki dengesizlik yüzünden kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Şu anda sipariş dönemi. Firmalar 2-3 aylık programla çalışıyor. Yaşanan sıkıntı 3 ay sonra ortaya çıkacak. Firmalar şu anda gelecekle ilgili üretim programlarını yapamıyor. Bir ay sonra çalışıp çalışmayacağı belli değil.
 
Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu:
Zammı kabul edenle çalışırız
Bizim yıllık genel ihracatımız 400 milyon dolar civarında. Sadece tekstil ihracatı değil tüm yeni sözleşmelerimizde fiyatları yüzde 15-20 arttırdık. Eski sözleşmeleri yerine getiriyoruz ancak yeniler için fark istiyoruz. “Bu fiyatı kabul ederseniz çalışabiliriz” diyoruz. Kaç yıldır bir tek tekstilde fiyatlar aynı kalıyor. Memnun olan yok ama bu fiyatlarla iş yapılamayacağının artık herkes farkında. Vadelerimiz genelde 90 ile 120 gün arasında değişiyor. Bu oranda bir artış makul diye düşünüyoruz. Özellikle pamuk fiyatları anormal yükseldi, dünyada pamuk ekimi çok azaldı. Bir süredir ölü sezondu, Avrupa tatildeydi. Esas sezon şimdi başlıyor. Artık akışına bıraktık gidiyoruz. Euro/dolar paritesini kendi içimizde dengeliyoruz.
 
İTHİB Başkanı İsmail Gülle:
Alıcı bu fırsatı hiç kaçırmadı
Geçmişte kur yükseldiği dönemlerde Avrupalı alıcılar bizden ciddi fiyat indirimleri talep ediyordu. Devalüasyon yaşadığımızda alıcılar bu fırsatı hiç kaçırmamıştı. Fiyatları yüzde 20’ye varan oranlarda düşürmüşlerdi. Şimdi de parite bazında bir para değerini kaybediyorsa, fiyatların güncellenmesi son derece doğal. Hatta kurun yansıması da gerekmez, bu koşullarda üretici zarar ediyor. Hammadde fiyatları ciddi oranda arttı. Artık zararına iş yapmaktansa sözleşmeyi iptal etmek daha doğru. Zaten işin üzücü tarafı, fiyatlarımızın son derece ucuz olması. Daha fazla dayanamayıp sözleşmelerini iptal edenleri tebrik etmek lazım.
 
Eski Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş:
Ayda 4-5 siparişi reddediyoruz
Maliyetler artık o kadar zorluyor ki, fiyatların revize edilmesi yönünde talepler giderek arttı. Özellikle son 3 aydır görüşmeler yapılıyor, sıkı pazarlıklar var. Müşteriden fiyat artışı istiyoruz. Ortak bir nokta bulmaya çalışıyoruz. Sonuçta yine şartları müşteri belirliyor. Üreticinin çok fazla hareket yapma şansı yok. Dengeyi dizayn ve tasarımda fark yaratarak sağlamaya çalışıyoruz. Sipariş iptal etmedik ancak fiyat nedeniyle artık siparişi kabul edemeyeceğimiz durumlar oluyor. Ayda en az 4-5 kez 40 bin adede yakın miktarlarda siparişi kabul edemiyoruz. Talepleri geri çeviriyoruz. Her ay bu kadar bir iş kaybımız söz konusu oluyor.
 
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz:
İhracatçı kendi dengesini kursun
Biz fason ihracatı yapmıyoruz, yurtdışındaki Koton mağazalarına ve franchise mağazalarımıza ürün gönderiyoruz. Alacak ve borçlarımızın yapısını birbirine benzettik. Yani euro bazında ithalat yapıyorsak, ihracatı da eurodan yapıyoruz. Dolarda da aynı. Bir nevi doğal denge sağladık. Kendimizi olası dalgalanmalara karşı koruma altına aldık. Dolayısıyla kurdaki düşüş ya da yükselişler bizim bilançomuzu etkilemiyor. Ticaretin genel olarak bu tarz risklerden arındırılması lazım. Ancak döviz kurlarının dengelenmesi ve bir miktar daha yükselmesi Türkiye açısından daha doğru. Mevcut durum işleri dengeli bir şekilde sürdürmeye pek uygun değil.

Moda dünyasının kalbi dört gün boyunca İstanbul’da attı. 21 defilenin yapıldığı İstanbul Fashion Week ünlü Brezilyalı top model Alessandra Ambrosio’nun podyuma çıktığı Koton Beach Wear defilesi ile son buldu.

Koleksiyonda, geniş renk paletinde, taş, deniz, kum renkleriyle fuşya tonlarını, mavileri, yeşilleri gibi doğal hayatın renkleriyle, doğada olmayan farklı gri ve siyah tonlarını dikkat çekti.
Kaldığı süre içerisinde Çırağan’da konaklayan Ambrosio, havalimanında gazetecilere, Türkiye hakkında çok güzel şeyler duyduğunu belirterek, ”İlk defa ülkenize geliyorum. Çok heyecanlıyım” dedi.

Defilede sadece iki tasarım giyen Victoria Secret meleğinin aldığı 100 bin euro’nun 60 bin euro’sunu Koton’un ödediği, kalan kısmın da sponsorlar tarafından karşılandığı belirtildi.

Alessandra Ambrosio, Koton’un ilk plaj koleksiyonunun da yüzü oldu. Ambrosio, plaj çekimlerinin yapılacağı yere gitmek için dün sabah erken saatlerde helikoptere bindi. Çekim yeri gizli tutuldu.

Alessandra Ambrosio fotoğrafları ve model hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.

Türkiye’nin uluslararası moda arenasında söz sahibi olması için uzun bir yol kat etmesi gerekiyor. Çağdaş moda olgusunu içine sindirmiş, kültürüne bağlı tasarımcılar, tasarımcılarına güven duyan yatırımcılar gerekiyor.
 
Uluslararası moda arenasında söz sahibi olmak isteyen İstanbul, 2011 İlkbahar-Yaz sezonu koleksiyonlarının sunulacağı moda haftaları zincirinin ilk halkasına ev sahipliği yapıyor. Moda dünyası, eylül ayında hareketli günler yaşayacak. 2011 İlkbahar-Yaz sezonu koleksiyonlarının sunulacağı moda günlerinin takvimi şöyle sıralanıyor: 4–7 Eylül Paris, 9–16 Eylül New York, 17–22 Eylül Londra ve 22–29 Eylül Milano. Bir ay boyunca dünyanın en önemli moda merkezleri ünlü markalara ev sahipliği yapacak, defileler dışında fuar, sergi gibi etkinlikler düzenlenecek.
Geçen sezon santralistanbul’un bahçesinde hazırlanan çadırlarda gerçekleşen İstanbul Fashion Week 2010, bu kez yine İTÜ Taşkışla’da modaseverlerle buluşuyor. Gizia, Punto, Avva, Koton, Damat gibi markalarla Atıl Kutoğlu, Hatice Gökçe, Bahar Korçan, Arzu Kaprol, Özgür Mansur gibi tasarımcılar koleksiyonlarını sunacak. Londra’da yaşayan Bora Aksu ise ilk kez İstanbul’da podyuma çıkacak.
 
Farklı mekânlar doğru karar
Bahar Korçan defilesinin İstanbul Radyoevi’nde, Özlem Süer defilesinin ise Kız Kulesi’nde yapılacak olması doğru bir karar. İstanbul’daki birbirinden değerli mekânların defilelerde kullanılması çok hoş olur kanımca.
İstanbul Modern müzesi ise Hüseyin Çağlayan sergisinden sonra Dice Kayek’in ‘İstanbul Kontrast’ sergisine ev sahipliği yaparak kapısını bir kez daha modaya açıyor. Sevgili Ayşe ve Ece kardeşlerin geçen yıl Fransa’da düzenlenen ‘Türkiye Yılı’ etkinlikleri kapsamında hazırladıkları ve İstanbul’un değişik mimari yapıtlarından esinlenerek gerçekleştirdikleri koleksiyonun İstanbul’a gelmesi güzel bir gelişme.
Benim de ilk üyelerinden olduğum Moda Tasarımcılar Derneği’nin öncülüğünde başlayan İstanbul Fashion Week’in, Türkiye’nin modaya olan bakış açısına yeni boyutlar kazandırma ve moda kültürünü geliştirme açısından önemli bir başlangıç olacağı düşüncesindeyim.
Fransa, İtalya, İngiltere gibi köklü kültürlerden gelen zenginleşmiş ülkeler sanat ve mimariye paralel olarak moda olgusunu geliştirerek bu günlere getirmişlerdir.
 
Mada bir kültür olgusu
Moda bir kültür olgusudur. Japonya, Japon akımını, Belçika, ‘Anvers Ekolü’ olarak adlandırılan olguyu moda dünyasına kabul ettirmiştir.
Türkiye’nin uluslararası moda arenasında söz sahibi olması için uzun bir yol kat etmesi gerekiyor. Çağdaş moda olgusunu içine sindirmiş, kültürüne bağlı tasarımcılar, tasarımcılarına güven duyan yatırımcılar gerekmektedir. Moda; tasarımcısı, kalıpçısı ve üreticisi ve diğer yan sektörleri ile bir bütün olmalıdır. Tasarım, yaratıcılık işin özüdür ve bunun iyice algılanması gerekmektedir. Kopyacılık zihniyeti ile marka yaratmak mümkün değildir.
Ağustos ayının bu son haftasında İstanbul Fashion Week 2010, şehre hareket ve heyecan getiriyor.

 Alex Akimoğlu – Referans

Yatırımcıların Koton’u almak için geldiğini belirten Koton’un sahibi Yılmaz Yılmaz, “Kızımız daha küçük. İleride belki ama bugün hedef,büyümek ve dünya liderleri çıkarmak diyor

Kuzguncuk’ta 1988’de 25 metrekarelik ihraç fazlası ürün mağazasıyla başladık” diyor Koton mağazalarının patronu Yılmaz Yılmaz. 2000’lere kadar birinci viteste hareket eden Yılmaz’ın Koton’u yeni asırla birlikte 2,3 derken 4’üncü vitese çıkmış. 5’inci vites demiyorum çünkü Yılmaz hedefini “Hızlı moda kategorisinde dünya liderleri çıkaracağız” olarak koyuyor. Hızlı üründen kastını rakamlara dökelim. Koton 1 yılda 15 bin ürün -ki günde 40-45 farklı ürün demek- vitrine koyuyor. Bu çeşitlilikte ürünü İspanyolların ünlü markası Zara ve Mango bile koyamıyormuş. Sohbeti Ayazağa’daki 3 ay önce taşındıkları genel müdürlük binasında yaptık. Eşi Gülden Yılmaz ile birlikte gezdirdikleri binanın her tarafında tasarım odaları bulunuyor. Vizyonu geniş Yılmaz Yılmaz’ın… “Koton’la dünya liderleri yaratacağız” diyor. “Liderler’ birden fazla” diyecek oluyorum, anlatmaya başlıyor:

“RAKİBE BAKARAK EN İYİ 2. OLURSUN” ”
Koton bir markamız. İkinci marka Vinmeks. O da Koton gibi. Anlayacağınız tek marka yok.” “Rakipleriniz kim” sorusuna Yılmaz, “Rakibe bakarak sadece en iyi ikinci olursun. Bu nedenle müşteri odaklı olmamız gerekiyor. Müşteri de bol çeşit ferah mağaza istiyor. Bu da bizde bulunabiliyor.” Yılmaz, Koton’un ayırt edici özelliğinin bu çeşitliliğin olduğunu kaydetti. Yılmaz, Türkiye’de rakibi olmadığını, kendilerine benzer olan Mango ve Zara’da (çocuk bölümünü saymazsak) bile bu kadar çeşitlilik olmadığını dile getiriyor. Yılmaz’ın anlattıklarına göre, Koton’da yılda 15 bin günde 45-50 model ürettiklerini kaydediyor. Yılmaz, 3-4 yıl önce bu rakamın 6-7 binlerde olduğunu dile getiriyor.

“KIZIMIZ KÜÇÜK HEDEF BÜYÜMEK”
Yılmaz “Koton’u almak için talip olanlar var mı” sorusuna yanıtı şu oldu: “Private equity’lerde çoğalma var. Bize de geliyorlar. ABD’li de var Türkiye’de kurulan özel fonlar da… Ama bizim kızımız küçük. Gerçekten büyüyünce ‘neden olmasın’ diyebiliriz. Ancak 2010-2011, bizim için bu işlerin yılı değil. Büyümeyi ve kârlılığı artıracağız. Bu yıl büyümeyi yüzde 40 bütçeledik.” Kârlılık nasıl sorusuna ise “İyi” yanıtını veren Yılmaz nedenleri ise şöyle sıralıyor: “Biri AVM kiralarında yapılan indirimler. Aynı mağazada daha az kira veriyorsunuz. İkincisi cirolardaki artış. Çalışanlarda biraz maliyet artışı oldu ama yine de kârlılık yukarılara çıktı.”

‘CİRO REKORU MAĞAZAMIZ BELGRAD’
YILMAZ, en yüksek cirolu yurtdışı mağazasının “Belgrad” olduğunu ardından Dubai’deki Mall of Emirates’teki mağazasının geldiğini söylüyor. Niye “Belgrad” diyorum Yılmaz’ın yanıtı “Belgrad giyinmeyi seviyor” oldu. Belgrad’da ikinci mağazayı imzaladıklarını üçüncüsünün de yakın zamanda geleceğini anlattı. Yunanistan’daki mağazalarıyla ilgili olarak da Yılmaz “Her yıl yüzde 30-40 artışla gidiyor. Mayısta bu oranları göremeyeceğiz ama yine de iyi durumda” dedi.

Test için Arman’s Cafe açıyor
KOTON’UN 3 ay önce taşındığı yeni binasında restoranın mönüsünü arkadaşları Arman Kırım hazırlamış. Bu nedenle mekânın adın Arman’s Cafe. Çalışanların yemeklerini yediği cafe modern döşenmiş. Bir de piyanist yemeğe eşlik ediyor. Benim gelişime mi denk geldi bilemem ama çalışan için hoş bir atmosfer. Ben de misafirlerimi burada ağırlayayım diyorum ‘seve seve’ diyor Yılmaz çifti gülerek. Bu arada bir de planlarından bahsediyorlar. Test için Ayazağa’daki Koton mağazasının yanına cafe açacaklarmış. ‘Belki yeni bir işkolu olur’ diyorum Yılmaz, “Wal- Mart da giyim market olarak başlamıştı” yanıtını veriyor.

MESELE EURONUN KAYBI DEĞİL TL’DEKİ DEĞER ARTIŞI
SON günlerin önemli konusu AB’deki krizi ve yansımalarını da soruyoruz Yılmaz’a… Tekstilcilerin maliyetlerinin dolar, gelirlerinin euro olması nedeniyle sıkıntı yaşayıp yaşamadığını soruyorum. Yılmaz “Kendi şirketim için söyleyecek olursam, bizde doğal hedging işliyor” diyor. Yılmaz Uzakdoğu’dan dolarla mal alıp yurtdışındaki bayilerine dolarla verdiklerini euro ile işlerin miktarının toplam içinde az olduğunu belirtiyor. Yılmaz Türk Lirası’ndaki değer artışının bundan sonra daha önemli olacağını düşünüyor ve önemli bir konuya dikkat çekiyor: “Liranın değerlenmesiyle birlikte tüm Türk ürünleri zamlanıyor. Bizim üretimin yüzde 70’i Türkiye’de rakipler ise Euro Bölgesi’nde… Bu doğal olarak bize rekabet dezavantajı yaratıyor.” Yılmaz’ın söylediklerini bir kenara not ederek euronun geleceğini soruyorum. Yanıt: “Arkasında siyasi bir irade olmayan paranın stabil kalması mümkün değil.” Doğru söze ne denir

Eroğlu ve Koton firmaları 2010`u yurtdışına açılma yılı ilan etti. Avrupa`yı ortak yayılma alanı olarak belirleyen firmalardan Koton; Doğu Avrupa`ya, Eroğlu Batı Avrupa`ya yayılma arifesinde.

Colin`s ve Loft markalarının yaratıcısı Eroğlu Holding`in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şahin Eroğlu, 2010`da tamamen markalara yatırım yapacaklarını söyledi. Yurtiçi ve yurtdışında 180 Colin`s mağazası açmayı planladıklarını belirten Eroğlu, `Bunların büyük bir bölümü yurtdışında olacak` dedi. Colin`s yanında arka planda kalan Loft markasına da yatırım yapacaklarını vurgulayan Eroğlu, yurtiçinde 40 tane Loft mağazası açacaklarını ve markanın ilk önce yurtiçindeki bilinirliğini artıracaklarını söyledi. İtalya`da açacakları mağaza dışında mutlaka Milano Moda Haftası`na da girmeyi hedeflediklerini dile getiren Eroğlu, `Fashion TV ile görüşme halindeyiz. 2010 Kış koleksiyonumuz için bir ünlü ile reklam anlaşması yapmak istiyoruz. İtalya`ya 12 mağaza açacağız` dedi.

OSMANLI İMPARATORLUĞU SINIRLARINA KOTON MARKASINI TAŞIYACAK

Koton`un Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz geçen yıl 15 mağaza açtıklarını bu yıl da özellikle Türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı ülkelerde mağaza açacaklarını söyledi. `Osmanlı İmparatorluğu`nun sınırlarına mağaza açıyoruz. Doğu Avrupa`yı önemsiyoruz` diyen Yılmaz, bu yıl mayıs ayına kadar Libya, Lübnan, Bulgaristan, Slovakya ve Ürdün`e gireceklerini söyledi. Bu arada Koton`un sahipleri Yılmaz Yılmaz ve Gülden Yılmaz bir yandan markalarına yatırım yaparken bir yandan da dernekler içinde aktif görevler üstlenmeye başladılar. Birleşmiş Markalar Derneği`nin yeni başkanlığına getirilen Yılmaz Yılmaz ile Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği`nin başkan yardımcılığına seçilen eşi Gülden Yılmaz bazı projelerde eş zamanlı ve işbirliği içinde çalışıp marka yaratmak ve o markaları yurtdışına yaymak için çalışacaklar.