"Nedim Örün" ile etiketlenmiş yazıları görüntülüyorsunuz

Türkiye Moda ve Hazırgiyim Federasyonu (TMHF) Başkanı Nedim Örün, ‘Bitti’ denilen sektörün yapısal dönüşüm geçirerek yeniden canlandığını, siparişlerin artmasıyla birlikte işgücü açığının ortaya çıktığını söyledi. Örün, “Rekabet edebileceğimiz teşvik sistemi sağlansın biz kısa vadede 100 bini aşkın işsize çare olabiliriz” mesajı verdi.

Küresel ekonomik krizde istihdam ve yerli üretime dayalı ihracat yönünden değeri bir kez daha anlaşılan tekstil, konfeksiyon ve hazırgiyim sektörü bölgesel değil, kümelenmeye dayalı teşvik sağlanırsa 100 bin işsizi sektöre katabileceğini iddia ediyor.

SİPARİŞ ARTTI, İŞGÜCÜ AÇIĞI OLUŞTU

DHA’ya bilgi veren TMHF Başkanı Nedim Örün, 2010 yılı Ocak ayından itibaren sektörlerinde ciddi ve düzenli sipariş artışı olduğunu bunun sonucu önemli ölçüde işgücü açığı oluştuğunu kaydetti. Uzun zamandan bu yana Türkiye’de kamu tarafından dile getirilen ‘Tekstilin bittiği’ iddialarının gerçeği yansıtmadığını anlatan Örün, “Türkiye’de sektör bitmiyor, yapısal değişim geçiriyordu. Şimdi bu değişimi yüzde 70 oranında tamamladık. Fason ihracatçı olmaktan çıkıp kendi koleksiyonlarını hazırlayan ve pazarlayan bir ülke olduk. Artık koleksiyonlarımızı Avrupa’da dahil 80 ülkeye pazarlayabiliyoruz” dedi.

İLK ETAPTA 100 BİN KİŞİ

Bu yapısal değişimi yöneticilerin de çok iyi görmesi gerektiğini vurgulayan Örün, şöyle devam etti:

“En önemli istihdam kaynağı olan sektörümüz baştacı edilmeli. Biz devletten sadece teşviklerin coğrafi bazda değil kümelenme bazında olmasını istiyoruz. Bu illere sektörel ve eşit teşvikler uygulanmalı. Eğer bunlar gerçekleşirse zaten Türkiye istihdamının yüzde 13’ünü sırtlayan sektörümüz rahatlıkla yüzde 16-17’sini sağlar duruma gelir. Biz kısa vadede dahi Türkiye çapında 100 bin işsizi istihdam edebiliriz. Yeter ki önümüz açılsın. “

“İTHAL KUMAŞA VERGİ OLUMLU DENGEYİ BOZABİLİR”

Örün, ayrıca 23 Temmuz’da yürürlüğe girecek ithal kumaş üzerindeki yüksek vergilere de dikkat çekerek, bunun tüm olumlu dengeleri değiştirebileceğini kaydederken, “Sektör nefesini tutmuş onu izliyor. Çünkü kayıtlı 15 milyar dolarlık ihracatımızın yaklaşık 7 milyar dolarını etkileyecek bu uygulama ile çok büyük bir zorlanma yaşanacak. Normal ihracatta da kumaşta fiyat tutturma sorunu yaşanabileceği için yurt dışı alıcılar fiyat tutturamadığında siparişleri Tunus’a, Pakistan’a kaydırabilir” uyarısında bulundu.

DÜNKÜ TEKSTİLCİ BUGÜN GÜVENLİKÇİ OLDU

Örün, kurların normalleşmesinin yanı sıra tasarım ve markalaşmaya verilen önemle yüzde 80 daha yüksek fiyata ürün satmanın mümkün hale gelmesiyle de sektörün kar etmeye başladığını aktardı. Bu kez de küresel ekonomik krizde işten çıkanları yeniden kazanma zorluğuyla karşı karşıya kalındığına işaret etti. Örün, “Yanlış söylemler nedeniyle kaçmış olan istihdam maalesef dönmüyor. Kapanmış atölyelerin sahipleri ve işçileri yoğun bir biçimde güvenlik sektörüne geçtiler. Onları tekrar geri çeviremiyoruz. Ama gençlerden sektöre tekrar yönelim var. Şu anda sektörümüzde diğer sektörlere göre daha iyi ücret alma şansına sahipler” diye konuştu.

Dünyada üretimin azalmasına rağmen talebin artmaya devam etmesiyle tırmanışa geçen pamuk fiyatları, giyim ürünlerinde de zam beklentisini ortaya çıkardı.
Bazı firmaların artışı raf fiyatlarına yansıttığı, giyim fiyatlarındaki asıl artışın ise 2011 ilk baharında gözleneceği ifade ediliyor.
Dünyada pamuk üretimindeki azalma ve stokların erimesiyle birlikte geçen yıl Kasım ayından bu yana artışa geçen pamuk fiyatları yeni sezonun başlamasıyla artış trendini sürdürüyor. İzmir Ticaret Borsası`nda pamuğun kilogram fiyatı, kilogram başına 5 liranın üzerine çıktı. Fiyatlardaki yükselişle birlikte kurun da düşük olması tekstil ve konfeksiyon ihracatçısının kaygılanmasına neden oldu.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Sabri Ünlütürk, yıllardır düşük seyreden pamuk fiyatlarının rekor üzerine rekor kırdığını, meslek hayatında ilk kez böyle bir artışla karşılaştığını ifade etti.
Giysi fiyatlarında son 10 yılda fiyatların hemen hiç artmadığını, uygun fiyat ve bolluk nedeniyle giyim ürünlerinde tüketim alışkanlıklarının değiştiğini dile getiren Ünlütürk, pamuktaki fiyat artışların giysi fiyatlarına yansımasının kaçınılmaz olacağını kaydetti.
Ekim ayında giyim ürünleri enflasyonunda görülen yüksek artışta pamuk fiyatlarının da etkisinin bulunduğuna işaret eden Ünlütürk, fiyatların artmaya devam etmesiyle birlikte giysi talebinin düşeceğini, orta vadede ise pamuk fiyatlarının bir dengeye oturacağını düşündüklerini kaydetti.
Ünlütürk, talep düşüşünün etkisiyle bir kaç ay içinde pamuk fiyatlarında düşüş beklediklerini kaydetti.
İhracatta ise alıcılarla fiyat pazarlığının halen devam ettiğini, hammadde artışını fiyata yansıtmakta sıkıntı yaşadıklarını kaydeden Ünlütürk, bir çok ihracatçının müşteri kaybetmemek için tekrarlayan siparişlerde fiyatlara zam yapmadığını, ancak yeni koleksiyonlara maliyet artışlarının eklendiğini ifade etti.
-KUMAŞIN KİMLİĞİ DEĞİŞİYOR-
Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Nedim Örün ise “artık yılda 3 pantolon 10 tişört alma döneminin“ sona ereceğini, tüketimde daralmanın yaşanacağını söyledi.
Maliyet artışının fiyatlara ilk bahar aylarında yansıyacağını kaydeden Örün, bazı firmaların kendilerini garantiye almak için fiyatlarda şimdiden ayarlamaya gitmiş olabileceğini ifade etti.
Giyimde fiyat artışıyla talebin daralacağını ve fiyatların 2011 ortalarında tekrar düşüşe geçeceğini tahmin ettiklerini kaydeden Örün, firmaların sadece fiyatlarla değil ürün içerikleriyle de pamuk maliyetindeki artışı dengelemeye çalıştığına dikkat çekti.
Örün, son dönemde bir çok ürün içinde pamuk kullanımının gerilemeye başladığına dikkat çekerek, “Bazı kumaş fabrikaları yeni koleksiyonlarında pamuklu malları karışım olarak kullanmaya başladılar. Hiç olmadığı kadar elyaf kullanımı başladı. Likra elyafı ve polyesterin yanında mısırdan yapılmış elyaflar dahi kullanılıyor. Normalde yüzde 100`e yakın oranda pamuk kullanılan denim kumaşta artık pamuk oranı yüzde 60`lara kadar geriledi. Pamuk fiyatındaki artış kumaşın kimliği dahi değiştirdi.“
Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü için, ihracatın son yıllarda hızla arttığı İran, en cazip pazarlardan biri haline geldi. Ortalama yüzde 25 kar marjı ve İran’da ödemelerin nakit olması da ihracatçının ilgisini artırıyor.
Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Nedim Örün, AA muhabirine yaptığı açıklamada sektörün kriz sürecinde bir alternatif pazar olarak gördüğü İran’ın, toplam ihracat içindeki payının giderek yükseldiğini söyledi.
Örün, ihracatın genelde sınır ticareti yoluyla yapılması nedeniyle, net bir rakamın ortaya konulamadığını ancak yıllık hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının 800 milyon doların altında olmadığının tahmin edildiğini dile getirerek, İran’ın diğer Ortadoğu ülkeleri ve Rusya ile birlikte sektörün en cazip pazarları arasına girdiğine dikkat çekti.
İran’da Türk malının prestijinin çok yüksek olduğunu, İranlıların Uzakdoğu, Hindistan ya da Pakistan ürünleri yerine daha pahalı da olsa Türk mallarını tercih ettiğini kaydeden Örün, İran’ın diğer Ortadoğu ülkelerine göre daha büyük bir pazar olduğunu ve bu pazarda Türk mallarının pazar payının yüzde 30’lar seviyesine geldiğinin tahmin edildiğini kaydetti.
Örün, İran’a gönderdikleri koleksiyonların Avrupa ülkelerine gönderdiklerinden çok farklı olmadığını, sadece mevsimsel değişiklikler bulunduğunu anlatarak, ”İhracatta rakamlar düşük gözükmesine rağmen katma değerin daha yüksek olması nedeniyle Avrupa’ya yapılan aynı miktardaki ihracata göre İran’a yapılan satış daha kazançlı”dedi.
İhracatın genelde İstanbul’daki dış ticaret firmaları aracılığıyla yapıldığını belirten Örün, şöyle konuştu:
”İran’a genelde markalı ürün ihracatı yapılması nedeniyle kar marjı yüzde 25’ler seviyesinde. Avrupa’ya yapılan ihracatta ise bu oranları yakalamak çok güç. Ayrıca İranlı alıcılar nakit ödemeyi tercih ediyor. Ödemenin yarısı üretime başlamadan önce yapılıyor. Bu durum İran pazarının cazibesini artıran bir olgu.”
Son dönemde Ortadoğu ülkeleri genelinde bazı Çinli üreticilerin etiketlerine ”Made In Turkey” damgası basarak ihracat yapmaya çalıştığını ifade eden Örün, ”Bu durumu daha önce çeşitli alıcılarımız bize söylüyordu ancak Suriye’de gözlerimizle gördük. Buna karşı mücadele etmek çok güç. Yapabileceğimiz tek şey ihracatımızı artırarak bu pazarda gücümüzü kullanmak. Kalite farkından dolayı tüketiciler sahtecilik yapılan bu ürünlerin Türk malı olmadığını anlıyor” diye konuştu.
-ALIM HEYETİ GELİYOR-
Bu ülkeye ihracatı artırmak amacıyla Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu’nun organizasyonuyla İran’dan bir alım heyeti organize edildiğini aktaran Örün, İran’dan büyük mağaza sahipleri ve önde gelen alıcıların yer aldığı 50 kişilik heyetin 20 Aralıkta İzmir’de olacağını kaydetti.
İran heyeti için mini fuar düzenleneceğini ifade eden Örün, ”Bayan ve erkek dış giyim, spor, çocuk giyim, ev tekstili ve bayan iç giyimle birlikte ayakkabı ve deri giyimcileri de çağırdık. Firmalarımız koleksiyonlarını alıcılara gösterecek. 2011 yılında İran’a yaptığımız ihracatı önemli oranda artırmayı hedefliyoruz” dedi.