"Yılmaz Yılmaz" ile etiketlenmiş yazıları görüntülüyorsunuz

image

Ayakkabı ithalatına getirilen ek vergiler, yerli ve yabancı hazır giyim devlerini iç pazara yönlendirdi.
Koton’dan LC Waikiki’ye Zara’dan H&M’e onlarca zincir, Türkiye’den yaptıkları alımı artıracak

Ayakkabı sektöründe ağustosta yürürlüğe giren ithalatı sınırlayıcı tedbirler, etkisini göstermeye başladı. İthalat, kasımda eylüle göre yüzde 67 azalarak 40.8 milyon dolara düştü. Bu düşüşte en büyük etki Türkiye’de ayakkabı satışı yapan yerli ve yabancı firmaların üretimi iç pazara kaydırmasıyla sağlandı. Hazır giyim devleri Zara, H&M ve Next gibi firmalar, üretimde rotayı Türkiye’ye çevirdi. Öte yandan LC Waikiki ve Koton gibi dev yerli zincirler de ithalat yerine Türkiye’den ayakkabı tedarikine başladı. 

ALIMIMIZ VARDI ANCAK ARTIRDIK 
Hazır giyim devi LC Waikiki’nin patronu Vahap Küçük, ayakkabıya getirilen vergiler nedeniyle ithalatı azalttıklarını söyledi. Spor, plaj ayakkabısı ve terlikleri gibi ürünleri ithal ettiklerini belirten Küçük, “Türkiye’den zaten ayakkabı alımımız vardı. Ancak son dönemde artırdık” dedi. Türkiye’den alımı artırcak bir diğer firma da Koton. Yılda 4-5 milyon çift ayakkabı satan şirketin vergi öncesinde tedariğinin yüzde 80’i ithalat yoluyla yapılıyordu. Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, artık bu noktada önemli bir strateji değişikliği yapacaklarını söyleyerek, “Önümüzdeki yaz sezonundan itibaren Türkiye’den tedariği yüzde 80’e çıkaracağız. Ancak giyim dahil bütün ürün gamımıza baktığımızda tedariğimizin yüzde 75’i Türkiye’den” diye konuştu. 

EVLİLİKLER ARTIYOR 
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Hüseyin Çetin de, alınan tedbirlerin birim başına üretim maliyetlerini düşürdüğünü söyledi. Çetin, “Son dönemlerde ithalat yapan firmaların yurtiçi firmalarla evlilikler yaptığını ve ortak iş yapma eğilimlerinin arttığını görüyoruz” dedi. Üretim maliyetlerinin düşmesinin fiyatlara etkisine de değinen Çetin, “Reyonlara baktığınız zaman ayakkabıcıların yüzde 50 indirim yaptığını görüyoruz” diye konuştu. 

İTHALAT SON AYLARDA AZALMAYA BAŞLADI
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, İthalat Rejimi Kararına Ek Karar’ın yürürlüğe girdiği ağustosta 86.5 milyon dolar olan ithalat, eylül ayında yüzde 43 artışla 123.4 milyon dolara yükseldi. Buna karşın kasımda ise eylüle göre yüzde 67 daralarak 40.8 milyon dolara geriledi. 

İstanbul`un üç önemli alışveriş noktası Bağdat Caddesi, Nişantaşı ve İstinyepark`ta düzenlenen Fashion`s Night Out, etkinliğe katılan 570 markanın yüzünü güldürdü. Şişli ve Kadıköy Belediyeleri ile İstinyePark yönetimi, Bağdat Caddesi`ndeki mağazalarda 350 bin, Nişantaşı`nda 220 bin ve İstinyePark`ta 85 bin kişinin etkinliğe katıldığını belirtti.

Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Yılmaz Yılmaz ise, 6 saatte 50 milyon dolar ciro elde edildiğini, yüzde 530`a varan artışlar olduğunu söyledi. Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane, İstinyepark kapı girişlerinde ve mağazaların günlük cirolarında yüzde 100`e varan artışlar olduğunu söylerken, Stefanel`in Genel Müdürü Füsun Çevikel Kuran, `Cadde mağazalarındaki satışlarımız 3 kat İstinyepark`taki satışlarımız 2 kat arttı` dedi. Kuran mart ayında yapılması planlanan alışveriş festivalinin ilk gecesi için de Fashion`s Night Out bir etkinlik üzerinde çalıştıklarını söyledi. Park Bravo Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Özçoban ise Victoria Secret`tan gelen misafirleriyle etkinlik yapılan lokasyonları gezdiklerini ve yabancı misafirlerin kalabalığa şaşırdıklarını söyledi.
İŞ DÜNYASI DA ETKİNLİĞE KATILDI

Geceye katılanlar arasında iş dünyasından da isimler vardı. Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, `Hiçbir etkinliğe normalde katılmam ama buna katıldım çünkü sektör için çok önemli bir etkinlik mutlaka geleneksel hale getirilmeli, bu şekilde yurtdışından da müşteri çekmenin önü açılmış olur. Çünkü böyle bir atmosfer hiçbir yerde yok` dedi. Boğazdaki eğlence mekanı Reina`nın sahibi Mehmet Koçarslan ise, `İnsan kalitesi ve gösterilen ilgi göz kamaştırıcı. Etkilenmemek mümkün değil. Tekrarlanmasını arzu ederim` dedi.

100 bin lira harcadık ama ciroyu da 4 kat artırdık

İpekyol, Machka ve Twist markalarını bünyesinde bulunduran Ayaydın- Miroglio firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, alışverişe geç saatte hiç çıkmayan insanları mağazalara çektiklerini belirterek, `yeni sezon ürünleri gösterme şansı bulduk` dedi. Kendilerine ait mağazalarda düzenlenen etkinlikler için yaklaşık 100 bin lira harcadıklarını dile getiren Ayaydın, `Harcama yaptık ama günlük satış ciromuzu da dörde katladık` diyerek memnuniyetini dile getirdi. Ayaydın aynı gecenin İzmir ve Ankara`da da yapılmasını istediklerini söyledi.

Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Yılmaz Yılmaz, Türkiye’de ilk kez düzenlenen Fashion’s Night Out’un (FNO) beklenin de üzerinde büyük ilgi gördüğünü belirterek, “Markalarımız satışlarını yüzde 20-530 arasında artırırken, tüketiciyi harekete geçiren bu etkinlik perakende sektörüne ilaç gibi geldi” dedi.�

Yılmaz Yılmaz, FNO’nun ardından yaptığı değerlendirmede, ilk kez 10 Eylül 2009 tarihinde ekonomik daralmanın olumsuz etkisini kırabilmek için 13 ülkede düzenlenen etkinliğin İstanbul’da da büyük bir başarıyla yaşama geçirildiğini söyledi.

Vogue öncülüğünde düzenlenen Fashion’s Night Out’a BMD’nin büyük destek verdiğine dikkat çeken Yılmaz, New York, Paris, Londra ve Milano’nun ardından İstanbul’da da düzenlenen etkinlikte 570 markanın yer aldığını bildirdi.

50 milyon dolar ciro

Yılmaz, yaklaşık 1000 mağazanın tüketicilerin taleplerini karşılamaya çalıştığını ifade ederek, 6 saat içinde yaklaşık 50 milyon dolar ciro gerçekleştirdiğini vurguladı. Moda ve perakende sektörünü canlandırmak amacıyla düzenlenen etkinliğin markalara ilaç gibi geldiğine işaret eden Yılmaz Yılmaz şöyle devam etti: “Stilistler, tasarımcılar, modeller, oyuncular, spor ve cemiyet hayatından ünlü isimler dün gece Bağdat Caddesi, Nişantaşı ve İstinye Park’ta buluştu. Kamuoyunda büyük yankı uyandıran FNO, mağazaların satışlarında diğer günlere kıyasla önemli artış sağladı. Marklarımız arasında yaptığımız değerlendirmede etkinliğin geçerli olduğu zaman diliminde yüzde 500’lere varan oranda arasında satışların arttığını gördük. Nişantaşı ve Bağdat Caddesi festival tadında bir gece geçirirken, etkinliğin başlama saatinde İstinye Park’ın giriş kapılarında yoğunluk yaşandı. Gördüğümüz ilgiden son derece memnunuz. Bu ve benzer etkinlikle İstanbul yaşamına renk katarken, kentimizin marka gücüne de katkı sunmayı sürdüreceğiz.”

BMD markalarının satışları zirveye çıktı

Marka Artış oranı (yüzde)

1- Ramsey | 530
2- Koton | 519
3- Twigy | 400
4- İpekyol | 300
5- Nars | 300
6- Penti | 200
7- Vepa | 80
8- Esse | 50
9- Desa | 40
10- Derimod | 40
11-New Balance | 35
12- Vakko | 20

Zayıf euro kuru nedeniyle maliyet baskısıyla karşı karşıya kalan tekstil ve hazırgiyim ihracatçısı, zarar etmemek için Avrupalı müşterileriyle yeniden pazarlık masasına oturdu. Geçmişte kurun yükseldiği dönemlerde alıcıların fiyatların aşağı çekilmesi yönünde baskısıyla karşılaşan ihracatçı, şimdi de euronun 2.20’den 1.90’a kadar gerilemesi nedeniyle yüzde 15-20 fiyat artışı için bastırıyor. Fiyat artışını kabul etmeyen müşteriyle ise sözleşmeler iptal ediliyor.
Ağustosta otomobil sektörünü geçerek ihracat şampiyonu olan tekstil ve hazırgiyim sektörü, bu başarısını koruyabilmek için bu günlerde alıcılarla sıkı pazarlık içinde. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, üretim girdilerinin sürekli artması nedeniyle tekstilcinin dayanacak gücünün kalmadığını belirterek “Firmalar artık sözleşmeleri iptal etmeyi tercih ediyor. Avrupa’ya genel ihracatımızda yüzde 10 düşüş olabilir. Şu an yaşanan sıkıntı 3 ay sonra ortaya çıkacak” dedi.
İspanyol alıcıdan yüzde 10 fiyat artışı talep ettiklerini belirten Crispino gömleklerinin üreticisi Yunus Akdaş da “Kendileri paritedeki en ufak bir düşüşte hemen fiyatlara yansıtıyor. Biz isteyince ise kabul etmediler. Bu nedenle 2011 kış sezonuna ait 200 bin takım elbiselik sözleşmeyi iptal ettik” diye konuştu.
İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle ise “Alıcılar geçmişte sözleşmeleri iptal etmekle tehdit edip, bizden yüzde 20’lere varan fiyat indirimleri alıyorlardı. Şimdi böyle zararına iş yapmaktansa sözleşmeyi iptal etmek daha doğru” dedi.
 
İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi:
Avrupa’ya ihracat yüzde 10 düşer
Özellikle hazırgiyim sektöründe ihracatın yüzde 80’ini Avrupa’ya yapıyoruz. Ancak bu kurlarla fiyat tutturmamız çok zor. Sektörde sözleşmeler çok basit hazırlandığı için oluşan farklar çok fazla yansıtılamıyor. Ancak zamanında Avrupalı alıcılar arasında fırsatçılık yapanlar olmuştu. Şimdi ise yılbaşıyla bugün arasında yüzde 10’un üzerinde kur farkı var. Bu kaybı karşılayacak indirimler olmadı. Üretim girdilerimiz dolarla, satış euroyla. Paritedeki değişim olumsuz etkiliyor. Fiyat tutturabilme şansına sahip olamıyoruz. Firmalar ya sözleşmeleri iptal etmeyi tercih ediyor ya da yeni sözleşmeleri yapamıyor. Bu maliyetle yapmaktansa siparişi kaptırmayı göze alıyor. Siparişler zayıflıyor. Bir an önce tedbir alınmazsa, önümüzdeki dönemde Avrupa’ya ihracatta yüzde 10 azalma olabilir. Yıllardır zar zor kazandığımız pazarları kurdaki dengesizlik yüzünden kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Şu anda sipariş dönemi. Firmalar 2-3 aylık programla çalışıyor. Yaşanan sıkıntı 3 ay sonra ortaya çıkacak. Firmalar şu anda gelecekle ilgili üretim programlarını yapamıyor. Bir ay sonra çalışıp çalışmayacağı belli değil.
 
Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu:
Zammı kabul edenle çalışırız
Bizim yıllık genel ihracatımız 400 milyon dolar civarında. Sadece tekstil ihracatı değil tüm yeni sözleşmelerimizde fiyatları yüzde 15-20 arttırdık. Eski sözleşmeleri yerine getiriyoruz ancak yeniler için fark istiyoruz. “Bu fiyatı kabul ederseniz çalışabiliriz” diyoruz. Kaç yıldır bir tek tekstilde fiyatlar aynı kalıyor. Memnun olan yok ama bu fiyatlarla iş yapılamayacağının artık herkes farkında. Vadelerimiz genelde 90 ile 120 gün arasında değişiyor. Bu oranda bir artış makul diye düşünüyoruz. Özellikle pamuk fiyatları anormal yükseldi, dünyada pamuk ekimi çok azaldı. Bir süredir ölü sezondu, Avrupa tatildeydi. Esas sezon şimdi başlıyor. Artık akışına bıraktık gidiyoruz. Euro/dolar paritesini kendi içimizde dengeliyoruz.
 
İTHİB Başkanı İsmail Gülle:
Alıcı bu fırsatı hiç kaçırmadı
Geçmişte kur yükseldiği dönemlerde Avrupalı alıcılar bizden ciddi fiyat indirimleri talep ediyordu. Devalüasyon yaşadığımızda alıcılar bu fırsatı hiç kaçırmamıştı. Fiyatları yüzde 20’ye varan oranlarda düşürmüşlerdi. Şimdi de parite bazında bir para değerini kaybediyorsa, fiyatların güncellenmesi son derece doğal. Hatta kurun yansıması da gerekmez, bu koşullarda üretici zarar ediyor. Hammadde fiyatları ciddi oranda arttı. Artık zararına iş yapmaktansa sözleşmeyi iptal etmek daha doğru. Zaten işin üzücü tarafı, fiyatlarımızın son derece ucuz olması. Daha fazla dayanamayıp sözleşmelerini iptal edenleri tebrik etmek lazım.
 
Eski Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş:
Ayda 4-5 siparişi reddediyoruz
Maliyetler artık o kadar zorluyor ki, fiyatların revize edilmesi yönünde talepler giderek arttı. Özellikle son 3 aydır görüşmeler yapılıyor, sıkı pazarlıklar var. Müşteriden fiyat artışı istiyoruz. Ortak bir nokta bulmaya çalışıyoruz. Sonuçta yine şartları müşteri belirliyor. Üreticinin çok fazla hareket yapma şansı yok. Dengeyi dizayn ve tasarımda fark yaratarak sağlamaya çalışıyoruz. Sipariş iptal etmedik ancak fiyat nedeniyle artık siparişi kabul edemeyeceğimiz durumlar oluyor. Ayda en az 4-5 kez 40 bin adede yakın miktarlarda siparişi kabul edemiyoruz. Talepleri geri çeviriyoruz. Her ay bu kadar bir iş kaybımız söz konusu oluyor.
 
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz:
İhracatçı kendi dengesini kursun
Biz fason ihracatı yapmıyoruz, yurtdışındaki Koton mağazalarına ve franchise mağazalarımıza ürün gönderiyoruz. Alacak ve borçlarımızın yapısını birbirine benzettik. Yani euro bazında ithalat yapıyorsak, ihracatı da eurodan yapıyoruz. Dolarda da aynı. Bir nevi doğal denge sağladık. Kendimizi olası dalgalanmalara karşı koruma altına aldık. Dolayısıyla kurdaki düşüş ya da yükselişler bizim bilançomuzu etkilemiyor. Ticaretin genel olarak bu tarz risklerden arındırılması lazım. Ancak döviz kurlarının dengelenmesi ve bir miktar daha yükselmesi Türkiye açısından daha doğru. Mevcut durum işleri dengeli bir şekilde sürdürmeye pek uygun değil.

Binlerce perakende sektörü çalışanı 6 gün eğitimden geçecek. Söz konusu eğitimler teknoloji sayesinde canlı olarak Anadolu’ya da iletiliyor. BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz eğitimleri ‘İsviçre çakısı’na ve AMPD Başkanı Mehmet Nane ise ‘maymuncuk’a benzeti.
 
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) ile Alışveriş Merkezleri ve Perakendecileri Derneği (AMPD), sektörde çalışan insan kaynağını ‘İsviçre çakısı’na benzettikleri bir eğitim modeliyle eğitecek. Sektör derneklerinin Asemble Eğitim ve Danışmanlık ile birlikte hayata geçirdikleri ‘Perakende Satış Okulu Programı’nın amacı, sektördeki çalışan çıtasını yükseltmek.

İlki Kanyon Alışveriş Merkezi’nde yer alan Cinebonus Sinemaları’nda dün verilen eğitimin konuşmacısı ise Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı oldu. Sinema salonunda verilen eğitimler, canlı yayınla aynı zamanda İstanbul dışında Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Kayseri, Bursa ve Eskişehir’deki 17 sinema salonuna da aktarıldı. BMD Başkanı Yılmaz Yılmaz, Perakende Satış Okulu’nda verilen eğitimi ‘İsviçre çakısı’na benzetirken AMPD Başkanı Mehmet Nane ise bu eğitimi ‘maymuncuk’ olarak tanımladı.

BMD olarak sektörel eğitim alanında Türkiye’de bir ilki yaşama geçirdiklerini belirten BMD Başkanı Yılmaz, toplam 6 gün sürecek eğitimlerin markalara kişi başı 75 TL’lik maliyeti olacağını söyledi. Bu rakamı gün hesabına böldükleri zaman kişi başı maliyetin 12 TL olduğunu belirten Yılmaz, “İsviçre çakısı gibi eğitim veriyoruz. Sudan ucuz bir eğitim. Kısa sürede çok faydalı ve ucuz bir eğitim imkânı sunuyoruz. Bu sürede çalışanlar, hem iş dünyasının önde gelenlerinin tecrübeleri hakkında bilgi sahibi olurken hem de satış konusunda eğitim alabiliyorlar” dedi.
Eğitimle ilgili çalışmalara kısa süre önce başlamalarına rağmen 3 bin satış danışmanının eğitim aldığına dikkat çeken Yılmaz, “Bu yaz sıcağında ve kısa bir süreye rağmen 3 bin elemana ulaştık. Gelecek dönemde meslek liselerinin perakende bölümünde okuyan öğrencilere satış danışmanlığı eğitimini ücretsiz olarak vermeyi planlıyoruz. Türkiye perakende sektörü yapısal bir dönüşüm yaşarken tezgâhtardan satış danışmanına doğru bir sürece geçiyoruz” diye konuştu.
 

iPhone’dan da izlenebilecek
BMD olarak 2010 yılında çalışan sayısını 200 bin kişiye çıkarmak istediklerini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu: “Yüzde 80’i 30 yaşın altında olan sektörün yüzde 13’ü, üniversite mezunu. Dünyada ilk kez aynı anda 3 bin satış elemanına eğitim veriliyor. Bugün binlerce kişi sinema salonlarında satış eğitimi alırken, i-Phone’un ardından BlackBerry’nin de kullanıma girmesiyle yüz binler, bulundukları noktadan aynı eğitime erişebilecek. Klasik dünün bilgilerine değil, modern çağın yaklaşımı ve donanımlarına sahip olmamız gerekiyor.” Özellikle Anadolu’daki satış danışmanlarının kolay kolay edinemeyeceği bir eğitimi teknolojinin olanaklarını da kullanarak sektörle paylaştıklarını kaydeden Yılmaz, “Bir başka ifadeyle teknoloji, perakendeyi uçuruyor” dedi.
2015 yılı itibariyle Türkiye’de toplam alışveriş merkezi (AVM) sayısının 450’ye, toplam organize perakende sektörü istihdamının da 800 bin kişiye ulaşacağına dikkat çeken AMPD Başkanı Mehmet Nane ise “Bu noktada çalışan eğitimlerinin önemi de ortaya çıkıyor. Sektör kalifiye eleman ihtiyacını karşılamak için kendi girişimlerini oluşturuyor. Perakende Satış Okulu da bu alanda sektörün kendi inisiyatifiyle başlattığı önemli bir proje” diye konuştu.
Bu uygulamanın en önemli özelliklerinden birinin eğitimlerin AVM içindeki sinema salonlarında verilmesi olduğunu belirten Asemble Eğitim Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ergin de bu programın dünyaya örnek olacak bir konsept olduğunu söyledi. Ergin, şöyle devam etti: “İstanbul’dan Adana’ya, İzmir’den Kayseri’ye kadar her yerde sinema salonlarında gençler bu eğitimi almaya başlayacaklar. Mesai saatinden önce sabah 8-10 arasında eğitimlerini alıp mağazalarına geçip öğrendiklerini anında uygulamaya başlayacaklar.”
 
 
Ali Sabancı ‘satış’ dersi verdi
Perakende Satış Okulu’nun dünkü ilk eğitiminde konuşmacı Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı’ydı. Konuşmasında satışın önemine değinen Ali Sabancı, perakende elemanları ile tecrübelerini paylaştı. Soruları da cevaplayan Sabancı, esprili bir şekilde, “Diğer şehirlerden soranlar 5 TL, burada soru soranlar ise yüz yüze olduğu için 10 TL versin” derken perakende elemanları da onu kendi mağazalarına davet ederek, “Biz de size ürün satmak istiyoruz. Bu konuda da sizden 20 TL danışmanlık ücreti istiyoruz” şeklinde cevap verdiler.

Kaynak: Referans

Yatırımcıların Koton’u almak için geldiğini belirten Koton’un sahibi Yılmaz Yılmaz, “Kızımız daha küçük. İleride belki ama bugün hedef,büyümek ve dünya liderleri çıkarmak diyor

Kuzguncuk’ta 1988’de 25 metrekarelik ihraç fazlası ürün mağazasıyla başladık” diyor Koton mağazalarının patronu Yılmaz Yılmaz. 2000’lere kadar birinci viteste hareket eden Yılmaz’ın Koton’u yeni asırla birlikte 2,3 derken 4’üncü vitese çıkmış. 5’inci vites demiyorum çünkü Yılmaz hedefini “Hızlı moda kategorisinde dünya liderleri çıkaracağız” olarak koyuyor. Hızlı üründen kastını rakamlara dökelim. Koton 1 yılda 15 bin ürün -ki günde 40-45 farklı ürün demek- vitrine koyuyor. Bu çeşitlilikte ürünü İspanyolların ünlü markası Zara ve Mango bile koyamıyormuş. Sohbeti Ayazağa’daki 3 ay önce taşındıkları genel müdürlük binasında yaptık. Eşi Gülden Yılmaz ile birlikte gezdirdikleri binanın her tarafında tasarım odaları bulunuyor. Vizyonu geniş Yılmaz Yılmaz’ın… “Koton’la dünya liderleri yaratacağız” diyor. “Liderler’ birden fazla” diyecek oluyorum, anlatmaya başlıyor:

“RAKİBE BAKARAK EN İYİ 2. OLURSUN” ”
Koton bir markamız. İkinci marka Vinmeks. O da Koton gibi. Anlayacağınız tek marka yok.” “Rakipleriniz kim” sorusuna Yılmaz, “Rakibe bakarak sadece en iyi ikinci olursun. Bu nedenle müşteri odaklı olmamız gerekiyor. Müşteri de bol çeşit ferah mağaza istiyor. Bu da bizde bulunabiliyor.” Yılmaz, Koton’un ayırt edici özelliğinin bu çeşitliliğin olduğunu kaydetti. Yılmaz, Türkiye’de rakibi olmadığını, kendilerine benzer olan Mango ve Zara’da (çocuk bölümünü saymazsak) bile bu kadar çeşitlilik olmadığını dile getiriyor. Yılmaz’ın anlattıklarına göre, Koton’da yılda 15 bin günde 45-50 model ürettiklerini kaydediyor. Yılmaz, 3-4 yıl önce bu rakamın 6-7 binlerde olduğunu dile getiriyor.

“KIZIMIZ KÜÇÜK HEDEF BÜYÜMEK”
Yılmaz “Koton’u almak için talip olanlar var mı” sorusuna yanıtı şu oldu: “Private equity’lerde çoğalma var. Bize de geliyorlar. ABD’li de var Türkiye’de kurulan özel fonlar da… Ama bizim kızımız küçük. Gerçekten büyüyünce ‘neden olmasın’ diyebiliriz. Ancak 2010-2011, bizim için bu işlerin yılı değil. Büyümeyi ve kârlılığı artıracağız. Bu yıl büyümeyi yüzde 40 bütçeledik.” Kârlılık nasıl sorusuna ise “İyi” yanıtını veren Yılmaz nedenleri ise şöyle sıralıyor: “Biri AVM kiralarında yapılan indirimler. Aynı mağazada daha az kira veriyorsunuz. İkincisi cirolardaki artış. Çalışanlarda biraz maliyet artışı oldu ama yine de kârlılık yukarılara çıktı.”

‘CİRO REKORU MAĞAZAMIZ BELGRAD’
YILMAZ, en yüksek cirolu yurtdışı mağazasının “Belgrad” olduğunu ardından Dubai’deki Mall of Emirates’teki mağazasının geldiğini söylüyor. Niye “Belgrad” diyorum Yılmaz’ın yanıtı “Belgrad giyinmeyi seviyor” oldu. Belgrad’da ikinci mağazayı imzaladıklarını üçüncüsünün de yakın zamanda geleceğini anlattı. Yunanistan’daki mağazalarıyla ilgili olarak da Yılmaz “Her yıl yüzde 30-40 artışla gidiyor. Mayısta bu oranları göremeyeceğiz ama yine de iyi durumda” dedi.

Test için Arman’s Cafe açıyor
KOTON’UN 3 ay önce taşındığı yeni binasında restoranın mönüsünü arkadaşları Arman Kırım hazırlamış. Bu nedenle mekânın adın Arman’s Cafe. Çalışanların yemeklerini yediği cafe modern döşenmiş. Bir de piyanist yemeğe eşlik ediyor. Benim gelişime mi denk geldi bilemem ama çalışan için hoş bir atmosfer. Ben de misafirlerimi burada ağırlayayım diyorum ‘seve seve’ diyor Yılmaz çifti gülerek. Bu arada bir de planlarından bahsediyorlar. Test için Ayazağa’daki Koton mağazasının yanına cafe açacaklarmış. ‘Belki yeni bir işkolu olur’ diyorum Yılmaz, “Wal- Mart da giyim market olarak başlamıştı” yanıtını veriyor.

MESELE EURONUN KAYBI DEĞİL TL’DEKİ DEĞER ARTIŞI
SON günlerin önemli konusu AB’deki krizi ve yansımalarını da soruyoruz Yılmaz’a… Tekstilcilerin maliyetlerinin dolar, gelirlerinin euro olması nedeniyle sıkıntı yaşayıp yaşamadığını soruyorum. Yılmaz “Kendi şirketim için söyleyecek olursam, bizde doğal hedging işliyor” diyor. Yılmaz Uzakdoğu’dan dolarla mal alıp yurtdışındaki bayilerine dolarla verdiklerini euro ile işlerin miktarının toplam içinde az olduğunu belirtiyor. Yılmaz Türk Lirası’ndaki değer artışının bundan sonra daha önemli olacağını düşünüyor ve önemli bir konuya dikkat çekiyor: “Liranın değerlenmesiyle birlikte tüm Türk ürünleri zamlanıyor. Bizim üretimin yüzde 70’i Türkiye’de rakipler ise Euro Bölgesi’nde… Bu doğal olarak bize rekabet dezavantajı yaratıyor.” Yılmaz’ın söylediklerini bir kenara not ederek euronun geleceğini soruyorum. Yanıt: “Arkasında siyasi bir irade olmayan paranın stabil kalması mümkün değil.” Doğru söze ne denir