ENGLISH
20
Bu karar, iplik sanayicilerinin yaklaşık bir ay önce bu hakkı kullanmak üzere DTM İthalat Genel Müdürlüğü’ne müracaatları sonucu alınan bir karardır.
Ama bilen bilmeyen yazınca ve bilgisizlikten “Tekstili Kurtarma Planı” şeklinde sunulunca iplik sanayicilerine de Dış Ticaret Müsteşarlığı’na da haksızlık edilmiş oldu. Gazetelerde “Baba Çalık hükümete mektup yazmıştı” şeklinde bir habercik daha var. Haberi okuyanlar sandı ki baba Çalık hükümete mektup yazınca bu tebliğ çıkarıldı. Baba Çalık sıkıntıda olan 400 iplik fabrikasından sadece bir tanesi. Ama gün “Çalık” günü ya, Çalık soyadını şirin göstermek için haberde böylesi alakasız bir süslemeye ihtiyaç duyulmuş.
Tekstilciler 2 ay öncesinde bir başka müracaat daha yaptılar DTM İthalat Genel Müdürlüğü’ne.
“Suni sentetik devamsız liflerde” Hindistan, Çin ve Endonezya’ya anti-damping soruşturması açılmasını istediler. Hemen söyleyeyim viskon ve poly/viskon ipliklerini içeren soruşturma sonuçlandığında Anti-Damping Vergisi uygulaması gelirse bu da yine bir hakkın kullanılması olacak hükümetin kurtarma planı değil. İthalat Genel Müdürlüğü soruşturmayı Türkiye ayağında da Çin, Hindistan ve Endonezya ayağında da yapıyor ve kısa sürede sonuçlanacağı umut ediliyor.
Geçen hafta bir gazetede akıllara zarar bir başka yazı vardı. Yazının kaynağı TGSD Başkanı Ahmet Nakkaş ve yabancı alıcılar. Nakkaş’a göre siparişler Bangladeş ve Sri Lanka’ya kaydığından Türkiye’nin geri kalmış bölgelerinde Bangladeş ve Sri Lanka şartları oluşturularak İtalya başarısı yaratılabilirmiş. Çünkü Türkiye’deki büyük alıcılar siparişlerini bu ülkelere kaçırıyorlarmış.
Nakkaş’ı iyi tanırım, aklı başında bir adamdır ve böyle bir ima verdiğini hiç sanmam.
Günümüzde tasarım ve moda olgusunu kavramış, engin bir deneyim ve tecrübe edinmiş, bilgi dolu bir insan faktörüne sahip, hızlı sevkıyat donanımlı, konusunda kendisini aşmış Türk hazırgiyim ve konfeksiyoncusu gidip Anadolu’da Bangladeş ve Sri Lanka şartları oluşturacak ki yabancı alıcılar bizden mal alsınlar!
Bir düşünün Anadolu’da (o kısmetsiz bölge neresi bilemem) çocukların çalıştırıldığı, sosyal hakların olmadığı, çevreye değer verilmediği, işçiliğin ayda 30 dolar olduğu, açlığın kol gezdiği, pislik-sefillik içerisinde bir bölge yaratacaksınız. Oralarda yabancı alıcılar istiyorlar diye o şartlarda üretim yaptıracaksınız; bu tablo, 2023 yılına kadar devam edecek ve o yıl 90 milyar dolarlık ihracatımız olacak. Yazar, Nakkaş’ın söylemini böyle algılamış ve köşesinde döktürmüş! Bu yoruma “Kargalar bile güler” diyeceğim ama karga aklı ile bilinen bir hayvan olduğundan o dahi gülmeyecek.
Bu senaryonun baş oyuncusu yabancı alıcılar. Onları Türkiye’ye haksızlık eden ve çifte standart uygulayan kimseler olarak tanıyorum. Yıllar öncesinde Türk tekstilcisine standartlar koyarak insan haklarına uyum, çocuk işçi çalıştırmama, tüm sosyal haklara riayet, günlük gıdalarına dikkat, soyunma dolaplarının düzeni, hatta yangın merdiveninin şekli ve yangın çıkışlarına “yangın çıkışı” değil de “fire exit” yazdıracak kadar bencil olanlar Türkiye’ye bunları şart koşarlar ve maliyetleri artırırlarken Çin’den, Bangladeş’ten, Sri Lanka’dan, Vietnam’dan bu şartların zerresini istemediler. Hâlâ da istemiyorlar ama “ucuz vermezseniz gidip oradan alırız” diyerek fiyat kırdırmaya da devam ediyorlar.
Bunları bilen de yazıyor, bilmeyen de. Allah sektörü böylelerinden korusun.
Geçen cumartesi günü hemen her gazetede yer alan “İthal ipliğe 1.03 dolarlık ek vergi” haberi yazıldığı gibi hükümetin tekstili kurtarma planı değil, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) iplikçilere tanıdığı bir haktır.
Bu karar, iplik sanayicilerinin yaklaşık bir ay önce bu hakkı kullanmak üzere DTM İthalat Genel Müdürlüğü’ne müracaatları sonucu alınan bir karardır.
Ama bilen bilmeyen yazınca ve bilgisizlikten “Tekstili Kurtarma Planı” şeklinde sunulunca iplik sanayicilerine de Dış Ticaret Müsteşarlığı’na da haksızlık edilmiş oldu. Gazetelerde “Baba Çalık hükümete mektup yazmıştı” şeklinde bir habercik daha var. Haberi okuyanlar sandı ki baba Çalık hükümete mektup yazınca bu tebliğ çıkarıldı. Baba Çalık sıkıntıda olan 400 iplik fabrikasından sadece bir tanesi. Ama gün “Çalık” günü ya, Çalık soyadını şirin göstermek için haberde böylesi alakasız bir süslemeye ihtiyaç duyulmuş.
Tekstilciler 2 ay öncesinde bir başka müracaat daha yaptılar DTM İthalat Genel Müdürlüğü’ne.
“Suni sentetik devamsız liflerde” Hindistan, Çin ve Endonezya’ya anti-damping soruşturması açılmasını istediler. Hemen söyleyeyim viskon ve poly/viskon ipliklerini içeren soruşturma sonuçlandığında Anti-Damping Vergisi uygulaması gelirse bu da yine bir hakkın kullanılması olacak hükümetin kurtarma planı değil. İthalat Genel Müdürlüğü soruşturmayı Türkiye ayağında da Çin, Hindistan ve Endonezya ayağında da yapıyor ve kısa sürede sonuçlanacağı umut ediliyor.
Geçen hafta bir gazetede akıllara zarar bir başka yazı vardı. Yazının kaynağı TGSD Başkanı Ahmet Nakkaş ve yabancı alıcılar. Nakkaş’a göre siparişler Bangladeş ve Sri Lanka’ya kaydığından Türkiye’nin geri kalmış bölgelerinde Bangladeş ve Sri Lanka şartları oluşturularak İtalya başarısı yaratılabilirmiş. Çünkü Türkiye’deki büyük alıcılar siparişlerini bu ülkelere kaçırıyorlarmış.
Nakkaş’ı iyi tanırım, aklı başında bir adamdır ve böyle bir ima verdiğini hiç sanmam.
Günümüzde tasarım ve moda olgusunu kavramış, engin bir deneyim ve tecrübe edinmiş, bilgi dolu bir insan faktörüne sahip, hızlı sevkıyat donanımlı, konusunda kendisini aşmış Türk hazırgiyim ve konfeksiyoncusu gidip Anadolu’da Bangladeş ve Sri Lanka şartları oluşturacak ki yabancı alıcılar bizden mal alsınlar!
Bir düşünün Anadolu’da (o kısmetsiz bölge neresi bilemem) çocukların çalıştırıldığı, sosyal hakların olmadığı, çevreye değer verilmediği, işçiliğin ayda 30 dolar olduğu, açlığın kol gezdiği, pislik-sefillik içerisinde bir bölge yaratacaksınız. Oralarda yabancı alıcılar istiyorlar diye o şartlarda üretim yaptıracaksınız; bu tablo, 2023 yılına kadar devam edecek ve o yıl 90 milyar dolarlık ihracatımız olacak. Yazar, Nakkaş’ın söylemini böyle algılamış ve köşesinde döktürmüş! Bu yoruma “Kargalar bile güler” diyeceğim ama karga aklı ile bilinen bir hayvan olduğundan o dahi gülmeyecek.
Bu senaryonun baş oyuncusu yabancı alıcılar. Onları Türkiye’ye haksızlık eden ve çifte standart uygulayan kimseler olarak tanıyorum. Yıllar öncesinde Türk tekstilcisine standartlar koyarak insan haklarına uyum, çocuk işçi çalıştırmama, tüm sosyal haklara riayet, günlük gıdalarına dikkat, soyunma dolaplarının düzeni, hatta yangın merdiveninin şekli ve yangın çıkışlarına “yangın çıkışı” değil de “fire exit” yazdıracak kadar bencil olanlar Türkiye’ye bunları şart koşarlar ve maliyetleri artırırlarken Çin’den, Bangladeş’ten, Sri Lanka’dan, Vietnam’dan bu şartların zerresini istemediler. Hâlâ da istemiyorlar ama “ucuz vermezseniz gidip oradan alırız” diyerek fiyat kırdırmaya da devam ediyorlar.
Bunları bilen de yazıyor, bilmeyen de. Allah sektörü böylelerinden korusun.
Şevket Sürek
