Çorumlu manifaturacı Haluk Bilal `in torunu Selman , dede ocağına kurduğu fabrikayı bölgenin devi haline getirdi. İhracat hedefini 30 milyon dolar olarak açıklayan Bilal , `Belki yakında bir Fransız firmayla evlilik olabilir` dedi.
Beyoğlu `ndan Şişhane `ye geçince, Belediye Başkanlığı `nın karşısına doğru bembeyaz, farklı bir bina dikkati çekiyor: Benzerlerine belki Milano ve Paris sokaklarında rastladığınız bu bina tarihi Pera `da yeni bir trend ve moda başlatabilir. Beyaz gömleği marka yapan Selman Bilal `in marka binası bu… İç dekorasyon da çok farklı. Bir sergi karşılıyor hemen. Bilal `in ofisi minimalizmin en uç örneği.
ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ
Ve, Bilal her zamanki gibi dizüstü bilgisayarı önünde yeni projeleriyle ilgileniyor. Patron edasıyla değil, sanki patronu ondan her an tamamlanması gereken siparişlerle ilgili bilgi isteyecek gibi hazır durumda bekleyen tasarımcı gibi. Beyoğlu `nun gelecekte İstanbul markasını yansıtacak bir moda merkezi haline dönüşeceğinin işaretlerini alıyorum. Bilal , etkilendiğimi hissederek, iNasıl, sizi şaşırtabildim mi? Birazdan katları gezerken daha da şaşıracaksınız` diyerek merakımı artırıyor. En sevdiği bölüm olan tiyatroya geldiğimizde, `Buraya gelenler, sadece gömleği yaşamıyor, modern sanatla da iç içe oluyor` diyor.
UZUN İNCE BİR YOL
Değişimin, dönüşümün en belirgin örneği işte karşımda. Çorumlu Bilal Ailesi`nin gömlek sevdasının hangi noktalara gelmiş olduğuna tanık olunca, AB `nin, yolları ve yılları fazla dolandırmadan, en sert kriterlerle bunaltmadan bizi `üye`liğe acilen kabul etmesi gerektiğini düşünüyorum.
DEDE EL VERDİ
Bilal , binanın katlarını gezdiriyor, beyazın binbir tonunun bulunduğu kattaki gömlekleri gösteriyor. Her biri ayrı bir moda ve tasarım harikası. `Bu kadarı da olamaz` diyecek kadar zengin gömlek modelleri resmi geçidine dalıp gidiyorsunuz. Dede Haluk Bilal , Çorum `da manifaturacaydı. 1947`de kurulan Bilsar `ın temellerini attı. Oğulları İsmet Salih ve Fikret Bilal işleri devralıp büyüttüler. Bu oğullarına; Selman ve Süha `ya yetmedi. Boğaziçi Üniversitesi `nde okuyup hayallerine sığamadılar. Beyaz gömleğe gönül verince yelkeni doldurup, uluslararası sulara açıldılar. İstanbul `da kaliteli dikim yapan atölyelerle çalıştılar önce. Baktılar ki atölyelerle siparişleri yakalamada zorlanıyorlar, Çorum `da kendi tesislerini kurmaya karar verdiler. 1992`de fabrikayı açtılar. Selman Bilal , Çorum Organize Sanayi Bölgesi `nde yer alan 18 dönümlük arazideki bütün tesislerin dolduğunu söylüyor. Şimdi 24 dönümlük arazide yeni yatırımlara geçildiğini de hemen ekliyor ve `Bu yıl sonuna kadar tamamlanır` diyor. Selman ve Süha , yılmadan çalıştılar ve şu anda Çorum `daki fabrikalarıyla bölgedeki en büyük tesisleri yarattılar.
BİR FRANSIZLA EVLENEBİLİRİZ
Selman Bilal `i, yıllar önce `Çorum `dan ABD `ye sipariş gömlek diken adam` olarak tanımıştım. Çorum `daki ofisinde bu işi nasıl yaptığını anlatmış, internetle iisteyene özel` beyaz gömleklerin dikilip dikilip Avrupa ve ABD `ye nasıl gönderildiğini göstermişti. Yıllar sonraki bu buluşmamızda Bilal , yükseğe çektiği çıtası ve hayallerinin iyici sınır tanımaz olduğunu gösterdi.
MARKA YOLUNDA
Beyaz gömlekte yine `tek adet sipariş` te öncülük sizde mi?
Evet. Bu bizim farkımız. Hazırgiyime alternatif olmaya devam ediyoruz. Bunu takım olarak yapıyoruz. Hedef 30 milyon dolarlık ihracata ulaşmak.
Gömlek takımı, Çin `le nasıl baş ediyor?
Bizimtakım 800 kişi civarında. Ben de patron değil, takımın başındaki kişiyim. Sadece üretici olmak yetmiyor. Çorum `daki yeni tesis devreye girince 7 markamızın dağıtım merkezi olacak. Çünkü kapıya kadar hizmet şart . Müşteri için çözüm ortağı olarak çalışıyoruz. Bunları yapınca Çin ve Hindistan `a karşı da rekabet edebiliyorsunuz.
Peki, yabancı bir ortakla evlilik planı olabilir mi?
Biz kurumsal bir şirketiz. Şu anda iş ortaklarımız arasında ABD `li, İngiliz ve İtalyanlar var. Bunlar gelişecek. Ayrıca bir Fransız firma ile de evlilik olabilir, iş ortaklığı bazında.
Siz, markalaşma ve bilinirlilik için neredeyse 20 yıl emek verdiniz. Marka olmak öyle hemen isteyince olmuyor değil mi?
Marka olmak için doğru zamanda doğru kişilerle uzun süre çalışmak gerekiyor. Dünyadaki trendleri izlemek ve farklılık yaratmak için sabırla yılmadan uğraşmak lazım. Kurumsal kimlik yaratacaksınız, buradan marka ayağına yatırım yapacaksınız. Biz Bülent Erkmen `le uzun süredir birlikteyiz. Markom /Leo Burnett gibi yaratıcı etkileri öne çıkarabilen bir ajansla da çalışmayı şans görüyoruz. Tasarımda uluslararası çizgileri yakalamak ve öne çıkmak için de gece gündüz mesai gerekiyor. Şimdi Beyoğlu `ndaki bu binamızda her yönden daha rahat çalışıyoruz.
TASARIM VE SANAYİ
Marka, aynı zamanda bir kültürü de birlikte getiriyor mu?
Evet, kültür yaratamazsanız markalaşma da olmaz zaten. Gömleğe, üstelik beyaz gömleğe girerken oluşturduğumuz yeni konsept aynı zamanda onun etrafındaki bir kültür sunuşuydu. Bu sunuşta da yenilikler yaptık. Müzik, sinema hatta binada yer alan tiyatroyu da kullandık. Tanıtımda direkt reklam değil, kısa film yarışmasını tercih ediyoruz. Örneğin, bilgi kartları tasarlıyoruz. Muhatabımızı yani müşteriyle ilişkimizi de tamamen ebilgi` üzerinden kuruyoruz.
Tasarımcılar, sanayicilerle barıştı mı?
Hala, tasarımcıların hiçbiri sanayiciyle iş yapabilme becerisine sahip değil. Kendi duygu ve düşüncelerindeki ürünleri yapıyorlar.
Boğaziçili gömlekçiler Boğaziçili gömlekçiler Gömlek üretmeye karar verdiğimizde bu iş çok basit görülüyordu. Kardeşim ve ben Boğaziçi Üniversitesi `nden mezun olarak gömlek üretmeye başladığımızda, piyasada bize farklı bakılıyordu. İkimize, `Boğaziçili Gömlekçiler` adı takılmıştı.
TUHAF KARŞILANDIK
Hatta, `Boğaziçi `ni bitirmişler, gömlek yapıp satıyorlar. Başka iş mi yok da gömleğe girmişler` gibi laflar duyuyorduk ilk zamanlar. Tuhaf karşılanmamızın nedeni, Boğaziçi `ni bitirince ya bir firmada genel müdür ya da bankanın genel müdürü olacaktınız ki, okul arkadaşlarım öyleydi. Gömleğe girerek, piyasada da önemli yenilik yarattığımızı düşünüyorum.
PERA sanat-moda merkezi olacak PERA sanat-moda merkezi olacak
Beyoğlu giderek bir tasarım ve moda merkezi haline gelecek. Milano veya Paris `te de trend böyle gelişti. Bu binayı çok ucuza aldım. Benden etkilenen birçok hazırgiyim ve moda firması Beyoğlu `na gelmek için eski tarihi firmaları satın almaya başladı.
DESTEK VAR
İlk adımı attığım için mutluyum. İstanbul `a böyle bir merkez gerekiyordu. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da doğrusu bizlere çok destek veriyor. Müzik klüpleri, restoranları ve yepyeni konsept binalarıyla yakında bu bölge, İstanbul `un en çarpıcı semti olacak.