39
Türk ihracatında 1.24 milyar dolar ihracat yapan deri sektörünü kamuoyu pek tanımaz. Bavul ticareti ve iç piyasası ile birlikte 4 milyar doların üzerinde ciro yapan bu sektör doğal hammaddeye yüksek katma değer kazandıran bir sektördür. Genel yapısı itibariyle tekstil grubu içerisinde görülen bu sektör tekstilden kullandığı hammadde anlamında kesin çizgilerle ayrılır. Deri sektörü Türk sanayi yapısı içerisinde hayli eski tarihi geçmişe sahip bir sektördür. Bu yapısıyla Türkiye küçükbaş hayvan derisi üretiminde Avrupa’da İtalya’nın ardından ikinci, dünyada ise İtalya, Çin ve Hindistan’ın ardından dördüncü büyük ülke. Dünya deri ve deri ürünleri toplam ihracatı 140 milyar dolar. Ancak Türkiye bu pazardan yüzde 0,8 gibi hayli düşük bir pay alıyor. Dünya deri ve deri ürünleri ithalatı 151 milyar dolar. Gelin görün ki Türkiye’nin buradaki pazar payı yüzde 1,1 ve ihracat oranının üzerinde. Yıllara göre zaman zaman ihracatta düşmeler gösteren bu sektör son yıllarda 1 milyar dolar sınırını da aştı. Deri sektörü ham deri ve konfeksiyon ve ayakkabı resmi ihracatlarının yanı sıra turizm amacıyla yurdumuza gelen turistlerin satın aldıkları deri ve halı ürünleri, de küçümsenecek rakamlar dahil edildiğinde yaklaşık 2.4 milyar dolara ulaşıyor.
2007 yılı ihracatı 1.24 milyar dolarla 2006 yılına göre yüzde 5,2’lik artış gösterdi. Bavul ticareti olarak adlandırılan ve yaklaşık 1.5 milyar dolar olduğu tahmin edilen bir rakam daha var ki deri ihracatı içerisinde dillendirilmiyor. 2007 yılı içerisinde yapılan bu ihracat rakamına turistik bölgelerde ve bavul ticareti olarak isimlendirdiğimiz Laleli pazarındaki özel faturalandırma sistemindeki satışlar dahil değildir. 106 milyar dolarlık genel ihracatımızdan aldığı pay yüzde 1,2’dir. Ham post ve işlenmiş deri 2007 yılında önceki yıla göre yüzde 20,4’lük bir artış sağlamıştır. En büyük ihracat kalemi deri giyim, saraciye ve seyahat eşyalarının bir önceki yıla göre artışı yüzde 10,7’dir. Diğer büyük ihracat kalemi kürk ve kürkten mamul eşyalar kategorisidir. Artış oranı diğer deri ürünleri aksine düşüş eğiliminde olup önceki yıla göre yüzde 20,9 gibi hayli yüksek bir oranda gerilemiştir. Bir başka deri ürünü olan ayakkabı ve ayakkabı aksamı ürün grubunda yüzde 32,1’lik artış söz konusudur.
İthalatta artış yüzde 13,6
Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de ithalat büyük bir sorun. 1.24 milyar dolarlık ihracat yapan bu sektörün 1.77 milyar dolarlık ithalatı var. Bu rakam 2006 yılı ithalatına göre yüzde 13,6’lık bir artış oranına denk geliyor. Bir başka ifade ile ihracat artışı yüzde 5,2 iken ithalattaki artış ihracat artışının hayli önünde ve yaşanan sıkıntıların en büyük nedeni de bu. Yapılan ithalatın detaylandırılmasında ham deri ithalatının 327 milyon 232 bin dolar, bitmiş deri ithalatının 282 milyon 258 bin dolar, saraciye ithalatının 424 milyon 099 bin dolar, deri giyim ve aksesuarları ithalatının 46 milyon 831 bin dolar, ham ve işlenmiş kürk ithalatının 112 milyon 148 bin dolar, kürk giyim eşyası ithalatının 7 milyon 246 bin dolar, ayakkabı ithalatının ise 569 milyon 858 bin dolar olduğunu görüyoruz. İthalat yapılan ülkelerin başında Çin geliyor. “İthalatı cazip kılan getirilen ürünlerin Türk Deri ürünlerinden daha kaliteli olması mıdır, yoksa fiyatlarının cazibesi midir” sorusunun yanıtını “düşük kurlar ve bu kurların yarattığı düşük fiyatlardır” şeklinde vermek mümkün. Düşük kur bir taraftan ihracatta rekabeti olumsuz etkilerken diğer taraftan ithalatta sinerji veren bir yanı var. İşte bu durum deri sektörü sanayicilerini rahatsız eden bir ortam yaratıyor ve “Felç Olduk” şeklinde isyan ediyorlar.
2008 yılı ilk 3 ayı deri sektörü için hayli başarılı bir dönemdir denilebilir. Bu dönemde yapılan ihracat rakamı 292.5 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu geçen seneki aynı döneme göre yüzde 21,5’lik bir artışa denk geliyor. Yüzde 48,5’lik pay ile Avrupa Birliği (AB) ülkeleri en büyük pazar olarak görülmektedir. Bu pazardaki artış yüzde 11,7’dir. Diğer büyük pazar eski SSCB ülkeleri ve bu pazardaki en büyük alıcı Rusya’dır. Hemen her ülke grubunda artış gözlemlenirken Asya ve Afrika grubu ülkelerdeki artış hızı kesilmiştir. Deri sektörünü oluşturan ham post ve işlenmiş deri, deri giyim, saraciye ve seyahat eşyaları, kürkler ve kürkten mamul eşyalar, ayakkabı ve ayakkabı aksamı gibi tüm dallarda artış olması sevindiricidir. Tabii ilk üç ayın kış sezonu olması ve kışlık ürün grubunu oluşturan deri sektörü ürünlerinin zaten sevk edilmiş olmalarına rağmen artış dikkati çekicidir. Nitekim mart ayında hissedilen düşüş bunu ifade etmektedir. Bu nedenle deri grubu ürünlerin ihracatlarında sezonlar büyük önem arz ettiğinden bu sektör performansına yıllık bakmakta fayda var.
Doğayla bile mücadelede
Türk deri sanayicileri diğer sektörlerden farklı olarak hayli değişik ortamların etkisiyle rekabet edebilmek zorunda. Bu rekabet çeşitliliği pazara ucuz ve kalitesiz ürünler sunan Çin ve diğer Uzak Doğu ülkeleriyle olduğu kadar, doğa şartlarıyla da yapılmaktadır. Deri giysi olarak soğuktan koruyan yapısıyla genelde soğuk ülkelerde tercih edilen bir üründür. Aynı tercih sadece giyimde değil ayakkabı sanayinde de böyledir. Küresel ısınmanın getirdiği değişken iklim şartları da doğa ile rekabet anlamında yorumlandığında deriden mamul eşyada giysi olsun, ayakkabı olsun sezonluk modayı takip sezonluk stok, sezonluk hammadde bağlantıları konularında işlerinin ne denli zor olduğunu ortaya koymaktadır. Bir başka doğa faktörü de hayvan hastalıkları nedenleriyle yaşanan sorunların hem ithalata ve hem de ihracata olumsuz yansıyan yanıdır. Uzun yıllardır “şap ve deli dana” hastalıklarının verdiği zararlar ülkemizde yıllardır ham deri ithalatına yansırken, ham deri ihracatımızda da olumsuz yansımalar göstermiştir. Ülkemizdeki hayvan sayısının azalması, kurban bayramlarındaki bilinçsiz kesimler ve bilinçsiz tuzlamalar ülkemiz deri varlığına önemli darbe vuran bir başka ve bize özel bir sorundur. Sağlıklı beslenme çabaları deri sektörünü olumsuz etkilemekte kırmızı etten kaçılması sonucu hayvan kesimleri azalmaktadır.
Türk deri sanayicisi deri ürünü üzerinde tarihten gelen derin bir bilgi birikimi ve tecrübesine sahip sektördür. Makineleşme anlamında tekstil sektörü benzeri genelde dışla bağımlı değil. Deri işleme makinelerinin ağırlıklı kısmını ülkemizde üretebilen bir yapıya sahiptir. Moda takibi ve bağlamındaki tasarım birikimi, konfeksiyon üretimi konularındaki deneyimi dünyada çok tercih edilen İtalyan kalitesinden geri değil hatta üstündedir. Gelin görün ki bu birikimi üretime ve ihracata yönelik çabalarında sonuç verememektedir. İlerleyen teknoloji yanı sıra vizyon ve ufuk gerektiren bir yanı da var bu gelişmelerin marka olmak bir hedef ama şu an için yapılan çabalar sığ kalıyor. Bu birikim dünya da marka olmuş firmalara üretim yapmak onların tedarikçisi olmak yolunda bir fırsat yaratıyor ama bu konuda da anlaşılmaz bir şekilde yetersiz kalınıyor. Küresel ısınma deri ürünlerini çok daha ince çok daha tekstile yakın kalitede yapmaya zorluyor. Gel gelelim bu noktada maliyet faktörü ön plana çıkarak moral bozuyor. Kurların istikrarsızlığı her sektörde olduğu kadar onlarında rekabet güçlerini zayıflatıyor. Özellikle dolardaki kayıp ABD pazarının kaybedilmesinin en büyük nedenidir. Bavul ticareti olarak adlandırılan Laleli pazarındaki küçülme en büyük pazarlarımız olan Doğu Bloğu ülkelerinde gerilemeye neden olmaktadır. Özellikle ayakkabı sanayinde dünyadaki son yıllarda yaşanan deri mamullerden uzak ve spor ayakkabılarına yönelmiş ürünsel değişim bu sektörün alt grubu olan ayakkabı ürünlerinde hayli olumsuz etkilemiştir.
Ayakkabı ithalatında artış
Diğer taraftan bu tip ayakkabı ürünlerindeki ithalat artışı da Türk deri sektörünü olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Nihai ürün niteliğindeki bu ürün ithal rakamı 570 milyon dolara yaklaşmışsa geriye konuşulacak pek bir şey kalmıyor sanırım. Türkiye’deki hayvancılık sektörünün hali malum. Et tüketimi giderek düşünce paralelinde deri sıkıntısı da yaşanıyor. Hiçbir üretici sadece derisi için hayvan kesmeyeceğine göre deri üretimi için deri bulmak da ayrı bir sorun yaratıyor. Deri sektöründe atık değerlendirmesi ve atıkların imhası bir başka sorun. Bu konudaki tesisler yetersiz ve bu nedenle deri atıklarının imhası zaman alıyor ve tabii stoklama sorunlarını da beraberinde getiriyor. Türk deri sanayicileri “Türk Derisi İmajı” yaratmak için büyük bir gayret içerisinde. Bu bağlamda özellikle Kuzey Amerika ve Kanada’ya yönelik tanıtım çalışmaları sürüyor. Ancak bu gayretler hükümetlerden yeterli desteği görmeyince yetersiz kalıyor. Henüz sonuçları beklenen bu tanıtım çabasının ve bu çaba ile tanıtılmak istenen “Türk Derisi İmajı” ülke imajı paralelinde yönlenecek. Sektör için “İmaj” çabası gösteren yetkililere “İyi bir ülke imajınız yok ise, ağzınızla kuş tutsanız nafiledir” demekten üzüntü duyuyorum ama durum maalesef böyle.
Kaynak: TİM Sektör İthalat ve İhracat Değerlendirme Raporları.
İTKİB Arge ve Mevzuat Şubesi Dönemsel Performans Değerlendirme Raporu.
DTM ve TUİK İstatistiki verileri.
Her cephede kaybediyoruz
Lemi Tolunay (İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı)
Organik ve doğal bir madde olan deride arz ve talep dengeleri esnek değildir. Piyasalardaki suni deri doğallıkla ilgisi olmayan bir petrol türevi sadece görünüşü itibariyle deriye benzemekte ancak sağlıksız yapısıyla deri sektörünü olumsuz etkiliyor. Tekno-tekstil ürünler hafifliği, inceliği ve sağlamlığı ile deriye alternatif olarak piyasalara sunuldu ve bu da sektöre darbe vurdu. Derideki sıcaklık ve doğallık elbette bu üründe yok ama özellikle ayakkabı ve saraciye üzerinde etkin. Küresel ısınma bir başka sorun. Deri sektörünü zorlayan en son darbe bu oldu. Deri tüm fiziksel özellikleriyle doğal bir soğuk iklim malzemesidir. Dünyada yaşanan ılıman iklim tüm deri ürünlerini dar boğaza soktu. Aşırı ithalat işin bir başka boyutu. Ülkemizde uzun yıllardır bir tarım ve hayvancılık konusunda bir devlet politikası olmadığı için derinin her malzemesinde aşırı ithalat var. Özellikle Türkiye’de satış zinciri kurmuş olan uluslararası markalar ayakkabı ve saraciye ürünleri ithalatını her geçen gün artırıyor. Toplamda 1.7 milyar dolar ithalat rakamı deri sektörünü tehdit ediyor. Diğer taraftan hükümetçe uygulanan ekonomik politikalar ve yüksek faiz ve düşük kur şartları altında ezilmekte, kan kaybetmekte ve yok olmaktayız. Yüksek enerji fiyatları, yüksek sosyal girdiler, emek yoğun bir sektör olan dericiliğimizi hızla uçuruma itiyor. Yaptığımız görüşmelerden bir sonuç alamıyoruz ve görüldüğü gibi her cephede kaybederken bir de ihracat yapmaya ve ihracatımızı artırmaya çalışıyoruz. Tüm bunların ardından sektörümüz üzerine düşeni yaparken yaşamını sürdüremeyeceğimizin endişesini yaşıyoruz. AB ülkelerinde sosyal girdilerin yüksekliği nedeniyle Fransa, İspanya ve İtalya deri sektöründen tamamen çekilmek üzere harekete geçtiler. Bu bizim için muhteşem bir fırsat ama sırtımızdaki yüklerin ağırlığından buna bile sevinemiyoruz.
İhracatta öne çıkan ülkeler | |
Rusya | 351,9 milyon dolar |
Almanya | 126,8 milyon dolar |
Lüksemburg | 74,1 milyon dolar |
Fransa | 66,2 milyon dolar |
İngiltere | 57,4 milyon dolar |
En çok ihraç edilen kalemler | |
Ham ve işlenmiş deriler | 110,394 milyon dolar. |
Deri giyim, saraciye ve seyahat eşyası | 486,065 milyon dolar |
Ham post, işlenmiş kürk, kürkten mamul eşya ve aksamı | 319,567 milyon dolar |
Ayakkabı ve ayakkabı aksamı | 321,789 milyon dolar |
Kaynak: İTKİB
Şevket Sürek